ERGİNLİĞİN KAZANILMASI

Erginlik, fiil ehliyetinin seviyesini belirleyen şartlar arasında sayılmaktadır. Erginliğin kazanılmasının, doğal ve yapay yol olmak üzere iki türü vardır. Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.11, “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.”şeklindeki hükmüyle erginliğin doğal yolla kazanılmasından bahsetmiştir. Buna göre kişi; on sekiz yaşını doldurduğunda, vesayet veya velayet altındaysa bunlardan doğrudan kurtulur.

Erginliğin kazanılmasını sağlayan diğer bir yol ise evlenmedir. TMK maddelerine göre; cinsiyet fark etmeksizin kişi, on yedi yaşını doldurduğunda evlenebilir. Yine ilgili hükümlere göre; olağanüstü durumlarda kişiler, on altıncı yaşın doldurulmasıyla birlikte mahkeme kararıyla evlenebilirler. Bahsedilen olağanüstü durumlara; kadının gebe kalması, nişanlının ölümcül bir hastalığa yakalanması gibi olayları örnek gösterebiliriz. Eklemek gerekir ki; evliliğin mutlak butlanla sakatlanması hariç diğer sebeplerle sona ermesi, kazanılan erginliği etkilemez. Evliliğin mutlak butlanla sakatlanması durumunda, erginliğin korunması için kişinin iyiniyet durumuna bakılmaktadır.

On sekiz yaşını doldurmamış bazı kişilerin de, hayat akışının gerektirdiği zorunluluktan ötürü ergin kılınması gerekebilmektedir. Örneğin; babasının işini bilen çocuğun işi devam ettirme durumu ya da varlıklı bir çocuğun ergin olmadan babasının ölmesi, genel içtihatlara göre ergin kılınmayı zorunlu hale getiren sebeplerin arasında sayılmıştır. Böyle bir zorunluluk hali bulunduğunda; çocuğun ergin kılınması için mutlaka on beş yaşını doldurması, ergin kılınmaya istekli olması ve yasal temsilcisinin onayı gerekmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu durumlar sağlandığında hakim; ergin kılınmanın çocuğun yararına olmayacağını takdir ederse, davayı reddedebilir. Bahsedilen uygulamanın daha netleşmesi adına, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararlarını alıntılamaktayız; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 16.02.2009 T., 2007/19533 E., 2009/2336 K.; “…Dosyadaki nüfus kaydının incelenmesinden, doğum tarihi mahkeme kararı ile 5.5.1990 olarak tashih edilen davacının düzeltilen kaydına göre on altı yaşını doldurduğu, anne ve babasının ise sağ olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının anne ve babasının dinlenmesine yönelik olarak hiçbir işlem yapılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun 124/2. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde inceleme ve araştırma ile evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…”şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.06.2003 T. 2003/7198 E., 2003/8271 K.; “…Evlenmesine izin istenen Çiğdem 03.04.1987 doğumlu olup vesayet altındadır.Akrabaları tarafından bakılmakta, düzenli bir aile yaşam(ı) bulunmamaktadır. Bu durum Türk Medeni Kanunun düzenlediği 124/2. maddesine uygun pek önemli bir sebeptir. Davacı bir an önce evlenerek başkalarının yardımına bağımlı olmaktan kurtulacaktır. Evlenmeye ehliyet koşulları bu şekilde gerçekleştiğinden davanın kabulü gerekirken reddi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”gerekçesiyle hüküm kurmuştur.

Son olarak; mahkeme kararıyla ergin kılınan kişi, hukuk önünde tam ehliyetli hale gelir. Yine de bu ehliyeti kazanan ergin, kanunun mutlak yaş belirttiği eylemleri gerçekleştiremez.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir