Bir davaya hangi yerdeki hukuk mahkemesinin bakabileceğini düzenleyen bir hukuki müessese olan yetkiden bahsettiğimiz önceki açıklamalarımıza bu yazımızla devam etmekteyiz.
Bugünkü yazımızın konusunu ise yetki itirazının ileri sürülüşü oluşturmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) yetki itirazın ileri sürülmesi başlıklı 19.maddesinde “(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. (2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” denmektedir.
Görülmektedir ki yetki itirazının ileri sürülebilmesi için davanın açıldığı mahkemenin kesin yetkili olmaması gerekmektedir. Zira kesin yetki kamu düzeninden olup dava şartlarındandır. HMK 116-a hükmünde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş olup, davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün değildir. 19. maddede yetki itirazının cevap dilekçesiyle yapılabileceği düzenlendiğinden HMK m.127 uyarınca itiraz süresinin iki hafta olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak önemle dikkat edilmesi gerekir ki bu itiraz cevap dilekçesinde ileri sürülmemiş ise, iki haftalık süre geçmemiş olsa bile artık ileri sürülemeyecektir. Bu husus HMK m.117/1’de “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” şeklinde açıkça düzenlenmiştir.
Konuyla ilgili Yargıtay kararlarından bazı kesitleri aşağıda sizlerle paylaşmaktayız:
“…Dosya kapsamında dava dilekçesinin davalı tarafa 16/12/2019 tarihinde işyerinde daimi çalışana teslim edildiği, davalı vekilince yasal cevap verme süresi geçtikten sonra 31/12/2019 tarihinde sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile birlikte yetki itirazında bulunduğu bu nedenle davalının usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı yer olan … 2. … ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. ….” (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/11989 E., 2021/12692 K.)
“…Eldeki rücuan tazminat istemli davada, kesin yetki söz konusu değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2015 gün 11-2359-1443 sayılı kararı). Davacı tarafından dava açılmış olup ortada süresi içinde sunulan cevap dilekçesi ile ileri sürülen usulüne uygun bir yetki itirazının bulunmadığı açıktır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; Mahkemece, kesin yetki kuralları bulunmadığı, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun bir yetkisizlik itirazı ileri sürülmediği dikkate alınarak mahkemenin yetkili hale geldiğinin gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/5165 E., 2017/6876 K.)
Hukuk Desteği