SÖZLEŞME YAPMA ZORUNLULUĞU – I

Genel olarak bütün hukuk düzenlerinin kabul ettiği üzere borçlar hukukunun; eşitlik, şekil özgürlüğü, nisbilik gibi temel ilkeleri bulunmaktadır. Sözleşme özgürlüğü de; sözleşmeyi yapıp yapmama, istenilen içerikte sözleşme yapma, yapılan sözleşmenin karşı tarafını seçme gibi özgürlükler içeren temel bir ilkedir. Başka bir anlatımla bu ilkeye göre bir kişi, kural olarak başka bir kişiyle sözleşme yapıp yapmama konusunda özgürdür. Ancak bu özgürlüğün, kanundan ve önceki taahhütten doğan (sözleşme yapma vaadi) sözleşme yapma zorunluluğu olmak üzere iki adet istisnası bulunmaktadır. Bu yazımızda kanundan doğan sözleşme yapma zorunluluğunu, bir sonraki yazımızdaysa önceki taahhütten doğan sözleşme yapma mecburiyetini detaylı olarak ele alacağız.

Kanundan doğan sözleşme yapma zorunluluğu; olağanüstü durumlardan kaynaklanabileceği gibi, kamu hukuku ya da özel hukuk kuralları nedeniyle normal zamanlarda da meydana gelebilmektedir. Örneğin savaş, salgın hastalık gibi olağanüstü durumlarda idare; kanunların veya kanun koyucunun verdiği yetkiyle, sözleşme yapma zorunluluğunu meydana getiren işlemler yapabilmekte veya kurallar koyabilmektedir.

Normal zamanlarda kamu hukuku kurallarından doğan sözleşme yapma zorunluluğuna geldiğimizdeyse; kamu erkini kullanan kamu kurum ve kuruluşları, kendisine şartlara uygun olarak başvuran herkesle sözleşme yapmak zorundadır. Ayrıca yine kamu hukuku alanında yapılan ihalelerin kesinleşmesi üzerine; ilgili kurum veya kuruluş, ihaleyi kazanan kişiyle de sözleşme yapmak durumundadır.

Özel hukuk alanından doğan sözleşme yapma zorunluluklarına geldiğimizde, bu zorunluluğa verebileceğimiz en güzel örneklerden biri Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 8. maddesinde “Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.” şeklinde yer alan hükümdür. Bu hükme göre; fiyatını herhangi bir biçimde belirtilerek malı sergileyen satıcı, kendisinden malı almak isteyen herhangi bir kişiyle sözleşme yapmak zorundadır. Ayrıca kamu hukuku alanındaki gibi, özel hukuk alanında da tekel durumunda bulunan işletmeler; haklı bir neden göstermeksizin kendileriyle, şartlara uygun bir biçimde sözleşme yapmak isteyen kişilerle sözleşme yapmaktan kaçınamamaktadır.

Yukarıda açıklanan durumlarda, sözleşme yapmaktan kaçınan gerek özel hukuk gerekse kamu hukuku kişisi; dürüstlük kuralına aykırı davranmakla beraber, aynı zamanda kanundan doğan borcuna da aykırı bir davranış meydana getirmiş olmaktadır. Karşı tarafın bu davranışı sonucunda; sözleşme yapmak isteyen kişi çeşitli şikayet yollarına başvurabileceği gibi, aynen ifa ve (sözleşmenin yapılmamasından dolayı bir zarara uğramışsa) tazminat davası da açabilme hakkına sahip olacaktır.

https://hukukdestegi.com/tr/2023/01/04/sozlesme-yapma-zorunlulugu-ii/
https://hukukdestegi.com/tr/2022/04/15/evlilikle-nedeniyle-kurulan-olunceye-kadar-bakim-sozlesmesi/
https://hukukdestegi.com/tr/2020/07/06/bulut-bilisimin-hukuki-boyutu-ve-bulut-bilisim-sozlesmeleri/
https://hukukdestegi.com/tr/2018/12/26/kat-karsiligi-arsa-payi-karsiligi-insaat-sozlesmesinin-cesitleri/
https://hukukdestegi.com/tr/2018/05/09/vekalet-sozlesmesi/

Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir