En genel tanımıyla ücret, işçinin iş sözleşmesine dayanarak işverenin gözetimi ve denetimi altında gördüğü iş nedeniyle, işveren tarafından işçiye ödenen karşılık olarak ifade edilebilmektedir. İş sözleşmesinin temel unsurlarından biri olan ücret, işçiyi işverene bağımlı hale getirmekle beraber aynı zamanda işçinin yaşamını idame ettirebilmesi için de hayati değer taşımaktadır. Bu nedenle işçinin, işverene olan borcu nedeniyle ücretinden takas yapılabilme durumu, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında özel olarak hüküm altına alınmıştır. TBK’nin ücretin korunması başlıklı “İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir.” 407. maddesi uyarınca işverenin, işçiden olan alacağını işçi ücretinden takas etmesi -kural olarak- yasaklanmıştır.
Alıntılanan madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, işçiyi korumak için getirilen bu düzenlemenin iki istinası bulunmaktadır. Bu istisnalardan ilki, işçinin takas için işverenin baskısı altında olmadan özgür iradesiyle buna rıza göstermesidir. İkinci istisnaysa, işçinin işverene kasten verdiği zararlardan dolayı yargı kararıyla hüküm altına alınmış tazminat tutarıdır. Bu alacak için işverenin, -işçinin rızasına başvurmadan- tazminat tutarıyla işçi ücretini takas etmesi mümkündür. Ancak bu takasın, işçi ücretinin haczedilebilen kısmını aşmaması gerekmektedir. Başka bir söylemle, takasın işçi ücretinin haczedilebilen kısmını aşan tutarı hukuken geçersizdir. Belirtilen haczedilebilen kısım, hem İcra ve İflas Kanunu hem de İş Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre işçi ücretinin ancak dörte biri kadardır.
Son olarak İş Kanunu’nun “…İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse…” şeklindeki 24/2-e maddesine göre, işçinin ücretinin işveren tarafından yasaya ya da sözleşmeye aykırı şekilde eksik yatırılması hali, işçi için haklı nedenle sözleşmenin fesih sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu hükümle, işveren tarafından işçi ücretinden -herhangi bir yasal ya da sözleşmesel dayanağı olmadan- yapılan mahsupların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Açıklanan husus Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin “…ücret eksiltmelerinin iş sözleşmesinde belirtilen iş haklarının esaslı şekilde değiştirilmesi anlamına geleceğinden, işçinin yazılı oluru alınmadan yapılan maaş kesintilerinin işçiye haklı nedenle fesih hakkı doğuracağından söz konusu kararın bozulmasına…” şeklindeki bir kararına, alıntılandığı gibi gerekçe olmuştur.
İlgili yazılarımız için;
Hukuk Desteği