Terk, bir eşin ortak hayattan ayrılması olup mutlak boşanma sebeplerinden birisidir. Terkin mutlak boşanma sebeplerinden birisi olması sebebiyle, hakimin terk yüzünden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediğini araştırması gerekmez.
Terk sebebiyle boşanma davası Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 164. maddesinde: ”Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkemenin terk sebebiyle boşanmaya karar verebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmiş olması gereklidir:
- Eşlerden birisinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla ortak hayata son vermesi: Eşlerden biri, evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmemek amacıyla ortak hayatı terk etmesi veya bu amaçla evden ayrılmış olmasa da haklı bir sebep olmaksızın eve dönmemesi durumunda bu şart gerçekleşir. Terk, kusura dayanan bir boşanma sebebi olduğundan, haklı bir sebeple, örneğin iş için yurt dışına giden eş, askere giden eş bakımından terk sebebiyle boşanma davası açılması söz konusu değildir. Eşin amacı, diğer eşi terk etmek olmalıdır. Ancak başta terk sebebiyle değil de başka bir sebeple evden ayrılan eş, daha sonra haklı bir sebep olmaksızın eve dönmediği takdirde de bu şart gerçekleşmiş olur.
- Terkin en az altı ay sürmüş olması: Eşlerden birinin ortak hayata son vermek amacıyla ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi halinde, terk edilen eş hemen boşanma davası açamaz. Boşanma davasının açılabilmesi için ayrı yaşamanın en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olması şarttır. Bununla birlikte altı aylık süre içerisinde sırf süreyi kesmek için arada eve dönmüş olmak süreyi kesmez, ancak samimi eve dönüşler süreyi keser. Aynı eş bir süre sonra tekrar ortak konutu terk ederse bu tarihten itibaren yeni bir altı aylık süre işlemeye başlar.
- İhtar gönderilmiş olması: Terk sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evi terk eden eşe terk olayını izleyen dördüncü ayın sonunda, iki ay içerisinde eve dönmesi için hakim tarafından ihtar gönderilmiş ve terk eden eş bu ihtara rağmen eve dönmemiş olmalıdır. Ancak hakim tarafından gönderilen ihtarda, evi terk eden eşe eve dönmesi için süre belirtilmemişse ihtar sonuç doğurmaz. Terk halindeki eşin adresi bilinmiyorsa ihtar ilan yoluyla yapılabilir.
İhtarla ilgili itirazlar boşanma davası ile birlikte incelenir. İhtar için gerekli şartların bulunup bulunmadığı gibi itirazlar boşanma davası görülürken ileri sürülebilir. Bu suretle evi terk eden eş, terk etmekte değil dönmemekte haklı olduğunu ispat etmelidir, aksi halde boşanmaya karar verilebilir.
Yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı doğar. Hakim şartların mevcut olup olmadığını araştırır. Şartlar gerçekleşmişse boşanmaya karar verir.
Hukuk Desteği