İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması hususu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda (“CMK”) beşinci bölümde “Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi” başlığı altında 135. maddede yer almaktadır. Buna göre suç işlendiğine ilişkin somut delillerin varlığı, başka suretle delil elde edilmesi imkanınının bulunmaması hallerinde Cumhuriyet Savcısının kararıyla şüpheli ya da sanığın telekominikasyon yoluyla iletişimi dinlenilebilmekte, kayda alınabilmekte ve sinyal bilgileri değerlendirilebilmektedir. Yasanın lafzına bakıldığında da anlaşılabileceği üzere yasa koyucu dinleme, kayda alma ve iletişimin tespiti tedbirlerinin uygulanabilmesi çin bazı şartlar getirerek söz konusu tedbirlerin ancak başka yolla delil elde etme imkanının mevcut olmadığı hallerde, somut şüphenin varlığı da aranarak, alınabileceğini ve ayrıca tedbire karar verilebilmesi için işlenen suçun 135. madde 6. fıkrada bahsi geçen ve Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) yer alan katalog suçlardan biri olması gerektiğini belirtmiştir.
Telekomünikasyon yoluyla iletişimin dinlenmesi tedbiri şüpheli/sanık tarafından yapılan her türlü haberleşmenin bir vasıta aracılığıyla gizli şekilde dinlenmesi, dinleme esnasında elde edilen verilerin kayda geçirilmesi ve bunların değerlendirilmesi olarak tanımlanabilir. İletişimi sağlayan her türlü telefon, faks, bilgisayar; kablolu, kablosuz, sabit ve sair araç dinleme vasıtası tanımı altında yer almaktadır ve tüm bu iletişim araçlarının dinlenebilmesindeki yegane sebep, suçu aydınlatabilmeye yönelik delil elde etme amacıdır. Bugünkü yazımızda ise esas değinmek istediğimiz husus, dinleme esnasında elde edilen tesadüfi delilerin ne şekilde değerlendirileceği mevzusudur.
Tesadüfi deliller tesadüfen, bir başka deyişle rastlantı sonucu elde edilen, tedbirin uygulandığı suça ilişkin yapılan soruşturma yahut kovuşturma ile ilgisi olmayan bulgular olup söz konusu bulguların suç şüphesine sebebiyet vermesi gerekmektedir. İletişimin değerlendirilmesi tedbiri uygulanırken rastalanan bir bulgunun tesadüfi delil niteliğini kazanabilmesi için yukarıda sayılanlar dışında bir de katalog suçlara ilişkin olması gerekmektedir. Katalog suçlardan olmayan suçlara ilişkin bulgular, tesadüfi delil olarak tanımlanmazlar. Söz konusu bulguların hukuka uygun olarak elde edildiği hallerde değerlendirilmesine ilişkin,
1) Bu bulgularla soruşturma başlatılamayacağına ve söz konusu bulguların delil başlangıcı sayılamayacağına
2) Elde edilen bulguların soruşturma başlangıcı olarak kullanılabileceğine fakat hükme esas alınamayacağına
3) Bu bulguların esas delilleri desteklemeleri amacıyla hükme esas olarak alınabileceğine
4) Bulguların başka yolla delil elde etmenin mümkün olmaması halinde kullanılamayacağına ancak başka şekilde de delil elde edilebiliyorsa delil olarak kullanılabileceğine
dair çeşitli farklı görüşler mevcuttur.
Yargıtayın konuya ilişkin görüşü ise şöyledir; Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 03.07.2007 T., 2007/5-23 E., 2007/167 K: “İletişimin tespiti kararı Av. Ç.’ye ait cep telefonu için alınmış olup, sanık hakkında verilmiş herhangi bir iletişimin dinlenmesi kararı bulunmamaktadır. Sanığa ait olan iletişimin tespiti tutanakları, tesadüfen elde edilmiş kanıt niteliğindedir. Bu konuşmalarda tesadüfen elde edildiği kabul edilen suç kanıtının değerlendirilebilmesi için 4422 sayılı Yasada (Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu) herhangi bir hüküm yer almadığı gözetildiğinde, iletişimin tespitine ilişkin bu tutanaklar yasa dışı elde edilmiş kanıt niteliğindedir. Kaldı ki, 5271 sayılı CMY.nın 138. maddesine göre de bu tutanağa yasal bir kanıt değeri verilmesi olanaksızdır. Zira, tesadüfen elde edilen bu kanıt üzerine, ilk görüşmenin tespitinden sonra değil, bütün görüşmeler kayıt edildikten sonra durum C.Savcısına bildirilmiş, sanık hakkında herhangi bir iletişimin tespiti kararı olmaksızın tespit yapılmış olduğundan, bu tutanaklar yasa dışı elde edilmiş kanıt niteliğindedir. Yasa dışı elde edilen bir kanıtın ise soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kullanılmasına olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla dosyada bulunan iletişimin tespitine ilişkin tutanakların yasa dışı olarak elde edilmiş kanıt niteliğindedir.”
Hukuk Desteği