BOŞANMA DAVASI SÜRERKEN ALDATMA

 Evlilik birliğinin kurulmasıyla birlikte eşlerin evlilik sürecinde devam etmek üzere birbirlerine karşı hak ve yükümlülükleri doğar. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 185. maddesinde genel olarak bu hak ve yükümlülükler açıklanmış ve ilgili maddede sayılan bu yükümlülükler arasında sadakat yükümlülüğü de sayılmıştır. Sadakat yükümlülüğü evliliğin en önemli şartlarından birisidir.

Madde 185: “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”

Bu noktada evlilik birliği boyunca birbirlerine sadakat yükümlülüğü olan eşler için evlilik birliğinin ne zaman bittiği önem taşımaktadır. Evlilik birliği ölüm ve boşanma halinde son bulur. Ölüm halinde sadakat yükümlülüğünün sona ermesi gayet açıktır. Fakat boşanma halinde, boşanma davası sırasında da bu yükümlülüğün devam edip etmediği kafalarda soru işareti bırakmaktadır.

Evlilik birliği içerisinde devam etmesi gereken sadakat yükümlülüğü boşanma davasının açılmasıyla birlikte ortadan kalkmamaktadır. Boşanma davasının açılmış olması ve tarafların boşanma arzusunu dile getirmesi evliliğin yasal olarak bittiği anlamına gelmez. Evliliğin bitmiş olması için, açılan boşanma davasının boşanma ile sonuçlanması ve hükmün kesinleşmesi gerekir. İşte bu noktada tarafların sadakat yükümlülüğü de kesinleşmeyle birlikte sona erecektir. Diğer bir deyişle boşanma davası sırasında aldatma fiilinin gerçekleşmesi ve yahut sadakat yükümlülüğüne uygun olmayan hareketlerde bulunulması, bu tür hareketleri yapan  ya da diğer tarafı aldatan eş aleyhinde, evliliğin sona ermesinde taraf kusur oranlarının belirlenmesi noktasında olumsuz etki doğuracaktır.  

Boşanma davası açıldıktan sonra aldatma eyleminin gerçekleştirilmesi halinde mevcut boşanma davasına bu delilin eklenememesi ve yeni bir dava açılmasının sebebi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (“HMK”) dayanmaktadır. HMK’ya göre açılan davanın konusuna göre dava hükme bağlanır. Sonradan çıkan nedenler devam eden davanın konusu olamaz. Dava konusu iddianın dava sürecinde nasıl genişletilebileceği açıkça hükme bağlanmıştır. HMK m.141/1 “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.”

Yukarıdaki verilen bilgilere göre son olarak açıklama yapmak gerekirse; HMK’da verilen aşamalar geçmiş ise dava sırasında yeni vakıalar eklenemez ve delil sunulamaz. Yeni meydana gelen olaylar bu aşamadan sonra ancak yeni bir davanın konusu olabilirler. Bu durumda boşanma sürecinde aldatma gerçekleşirse zinaya dayalı yeni bir boşanma davası açılabilir, ilk dava takip edilmekten vazgeçilebilir veya davaların birleşmesinin talebinde bulunulabilir.

                                                                                                                                                       Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir