ORGAN VEYA DOKU TİCARETİ SUÇU (I)

Ä°lgili resim5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) 91, 92 ve 93. maddelerde düzenlenen organ veya doku ticareti suçu; yaşayan bir kimsenin rızası olmaksızın organ yahut dokusunun alınması, ölüden yasalara ve hukuka aykırı biçimde organ yahut dokunun alınması ile organ ve doku ticareti yapılması durumlarında meydana gelecektir. İlgili yasanın 91. maddesinde söz konusu suçun hareket tiplerine yer verilmiş olup madde metni, “(1) Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında, birinci fıkrada belirtilen cezalara hükmolunur. (4) Bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (5) Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (6) Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (7) Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (8) Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Organ ve doku ticareti suçu yasada “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup yasa koyucu tarafından bireylerin vücut bütünlüğünü korumak, vücuduna ve sağlığına gelecek saldırıları önlemek amaçlanmıştır. Ölüden organ yahut doku alınması durumunda ise ölünün yakınları ve hatırası korunmak istenmiştir. Konuya ilişkin Yargıtay kararlarından örnek vermemiz gerekirse;

“Tıbbi müdahaleler ve hekimin girişeceği diğer eylemler kişinin sağlığını, vücud bütünlüğünü ilgilendirdiği için, bunların gerçekleştirilmesine karar verme yetkisi hekime değil, müdahalelere maruz kalacak kişiye, hastaya aittir.” Y. 4.HD. 7.3.1977, E.1976/6297, K. 1977/2541, YKD.1978, S.6, s.907

“…Sanığın savunmalarında belirttiği üzere, bir araba alış-verişi sebebiyle borçlanarak borcunu ödemek için böbreğini satmaya karar verip, diğer köylüleri aracılığıyla tanıştığı organ ticareti yapan sanıklarla irtibata geçerek anlatılan şekilde atılı suçların işlendiği olayda, kendi eylemiyle bilerek ve isteyerek neden olduğu ekonomik sıkıntısını, hayati önem taşıyan bir organını para karşılığında satmak dışında başka bir yolla giderebilme imkanının bulunması, öte yandan kişinin ekonomik sıkıntısını bu şekilde gidermeyi tercih etmesinde tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasındaki orantıdan da söz edebilme imkanının bulunmaması ve söz konusu eylemin hukukun genel ilkeleri gereğince kişinin bedeni üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarının aşılması niteliğinde olması karşısında, TCK’nın 92. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yeterli şartların oluşmadığı gözetilip, atılı suçlardan mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde zorunluluk halinin varlığının kabulüyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır…” Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar : 2015/2378

                                                                                                                     Hukuk Desteği

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir