Adli yardımın amacı, bireylerin hak arama özgürlüklerinin önündeki engelleri aşmak ve hak arama özgürlüğünün kullanımında eşitliği sağlamak üzere, avukatlık ücretini ve yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanların avukatlık hizmetlerinden yararlandırılmasıdır.1
Adli yardımın bir diğer amacı da uluslararası düzeyde düzenlenen adil yargılanma ve mahkemeye başvurma hakkının zedelenmesini önlemektir. Bu bakımdan Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış olup Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AHİM) yargı yetkisini de kabul etmiştir. AHİM bir kararında, başvurucuyu harç ödemekle yükümlü tutmanın kendisine aşırı bir yük getirmesi halinde, mahkemeye başvuru hakkının özünün zedelendiğini kabul etmiştir. ( AHİM, 26.6.2007, gün, başvuru no: 2532/02, Ülger/Türkiye.)2
Adli yardım talebinin hangi aşamada istendiğinin bir önemi yoktur. Zira başta durumu iyi olan ve adli yardım talebinde bulunmayan kimsenin mali durumu daha sonra kötü duruma gelebilir. Özellikle kararın temyizi aşamasında oldukça yüksek miktarda karar ve temyiz harcının yatırılmasının istenmesi ve verilen sürede yatırılmaması üzerine başvuru hakkının ortadan kaldırılması adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. Bu sebeple adli yardım talebinin temyiz aşamasında ileri sürülmesine hukuken bir engel bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da konuyla ilgili kararında, adli yardım talebinin kanun yollarına müracaat aşamasında da yapılabileceğini kabul etmiş, ilk derece mahkemesinin bu yönde delilleri değerlendirerek usuli işlemleri tamamlaması gerektiğini hükme bağlamıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 27.1.2010 gün 2010/19-49 E., 2010/10 K.)3
1 Türkiye Barolar Birliği Adli Yardım Yönetmeliği 1. madde fıkra 2
2 OCAK, Uğur: İşçilik Alacakları 2. cilt, Ankara-2004, s. 1864
3 OCAK, Uğur: İşçilik Alacakları 2. cilt, Ankara-2004, s. 1863
Hukuk Desteği