TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNDE ALACAĞIN TEMLİKİ

“Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmelerinde Şekil Şartı” başlıklı yazımızda (Lütfen Bkz) , bu sözleşmelerin taşınmazın devrini içermesi sebebiyle şekil şartına tabii tutulduğundan ancak şekil şartının, dürüstlük kuralı ile çatışması halinde, dürüstlük kuralının şekil şartını aşabileceğinden bahsetmiştik. Arsa sahipleri ile aralarında akdetmiş oldukları kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında, taşınmaz üzerine bina yapımını üstlenen yüklenicinin, inşa edilecek bağımsız […]

Devamını Oku

TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNDE ŞEKİL ŞARTI

Hukukumuzda her ne kadar, şekil serbestisi ilkesi benimsenmiş olsa da Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m.12’de yer verilen “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun bazı sözleşmelerin geçerliliğini şekil şartına bağlayabileceği öngörülmüştür. Yasal düzenlemeler ile öngörülen şekil şartının temel nedeni, telafisi güç hak kayıplarının önlenerek tarafların korunmasını sağlamaktır. Taşınmaz […]

Devamını Oku

KİRA BEDELİNİN UYARLANMASI

Kira bedeli, her kira dönemi sonunda yasal ya da kira sözleşmesinde öngörülen oranlarda artırılır. Ancak belirli şartların varlığı halinde bu oranların dışına çıkılarak kira bedelinin belirlenmesi mümkün olabilmektedir. Uygulamada sıkça karşımıza çıkan “Kira Tespit” davalarının yanı sıra, “Kira Bedelinin Uyarlanması” davaları da yoğun olarak karşılaşılan dava türlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle; döviz kurlarında yaşanan artış, […]

Devamını Oku

KAT MÜLKİYETİNİN KURULMASI

Kat Mülkiyeti Kanunu (“KMK”) 1. maddesinde; “Tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimenkulün maliki veya ortak malikleri tarafından, bu Kanun hükümlerine göre, bağımsız mülkiyet hakları kurulabilir” denilerek, tamamlanmış yapılardaki bağımsız bölümler üzerinde mülkiyet hakkının kurulabileceği düzenlenmiştir. Kanun Koyucu, […]

Devamını Oku

İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Taşınmaz mülkiyeti kural olarak tapu siciline tescil ile kazanılmaktadır. Tapu siciline tescil geçerli olmayan bir nedene dayanarak gerçekleştirilmişse, Türk Medeni Kanun’un 1024. maddesinde belirtildiği gibi yolsuz tescil söz konusu olur. Tapu iptali ve tescil davası, yolsuz olarak düzenlenen bir tapu kaydının hukuka uygun hale getirilmesi amacıyla açılır ve bu dava sonucunda tapu sicilinde görünen şekli […]

Devamını Oku

İMAR KANUNU 18. MADDE KAPSAMIDA İKİNCİ DÜZENLEME ORTAKLIK PAYI KESİNTİSİ

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, imar uygulamalarında yapılan (bkz ilgili yazımız…) düzenleme ortaklık payı (DOP) kesintisi “Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme alanındaki nüfusun kentsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan umumi hizmet alanlarının tesis edilmesi ve düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında […]

Devamını Oku

VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASINA DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Tapu iptal ve tescil davalarına ilişkin genel bilgilendirici yazımız için lütfen (Bkz…) Bu yazımızda, tapu iptal ve tescil davası açılmasına neden olan hususlardan biri olan vekaletin kötüye kullanılmasından bahsedeceğiz. Bir kimseye ait bir taşınmaz üzerinde üçüncü bir kişinin usulüne uygun bir vekaletnameyle yetkilendirilmiş olarak vekil sıfatıyla tasarrufta bulunabilmesi mümkündür. Vekilin, vekalet görevini kötüye kullanarak satış […]

Devamını Oku