BANKA VE KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU (1)

indir (8)Dünya üzerindeki teknolojik gelişmelerin ilerlemesini, bilişim teknolojisinin gelişmesi izlemiştir. Bilişim teknolojisi hayatımızı birçok alanda kolaylaştırmakla beraber kanunların ihlaline mahal veren yeni suç hareketlerini ortaya çıkaran olumsuz bir etkisinin varlığı da yadsınamaz. O nedenle özellikle bu teknolojinin kaynağındaki ülkeler başta olmak üzere, pek çok devlet bilişim alanında yasal düzenlemelere gitmiştir. Kanun koyucu Yeni Türk Ceza Kanunu’nda bilişim sistemleri üzerinden işlenen suçları “bilişim suçları” adı altında düzenlenmiştir. 

Biz bu yazımızda Türk Ceza Kanunu madde 245 kapsamında düzenlenen “Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması” suçu hakkında daha önce bir kısmını başka bir yazımızda anlattığımız üzere (Bkz. ilgili yazımız…) açıklamalarda bulunacağız. Ayrıca anılan suç ile dolandırıcılık suçunun karşılatırılması da bir başka kaleme alınmıştı. (Bkz. ilgili yazımız…) Madde metni: “ (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Kanun maddesinin lafzında da “kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi” şeklinde altı çizildiği üzere korunan hukuki değer ekonomik mahiyettedir. Maddenin gerekçesinde; “Madde, banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır.” denmektedir. Gerekçede de açıklandığı üzere, bu suç ile hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının kredi kartları kullanılarak işlenmiş hali düzenleme altına alınmak istenmiştir. Bu doğrultuda anlaşılmaktadır ki; bu suçla korunmak istenen hukuki değer karma nitelik göstermektedir. Bu karma niteliğe rağmen, suçla korunan hukuki değerler arasında en baskın olanı kişinin malvarlığıdır, çünkü suçun işlenmesiyle; kişinin malvarlığı üzerinde ciddi kayıplar meydana gelebilecektir. Bu suç bakımından fail ve mağdur bir özellik taşımamaktadır. Buradan anlaşılmaktadır ki; bu suçun faili ya da mağduru herkes olabilir.

TCK 245/I’deki düzenlemeden anlaşılmaktadır ki, başkasına ait bir banka veya kredi kartı her ne şekilde olursa olsun ele geçirdikten sonra kart hamilinin rızası dışında kullanarak ya da başkasına kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlama fiili yaptırıma bağlanmıştır. Failin bilerek ve isteyerek bir başka deyişle genel kastla hareket etmesi suçu gerçekleştirmesi için yeterlidir. Bu konuda çeşitli görüşler olsa da kabul gören görüş failin genel kast ile hareket etmiş olmasıdır. Burada kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kimsenin rızası varsa faile ceza verilmeyecektir. Bu madde ile rıza hukuka uygunluk nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Suçun mağdurlarının birden fazla kişi olması halinde hepsinin rızalarının ayrı ayrı aranması gerekir.

Önemli bir başka husus ise kartın, sahibinin rızası dışında; hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma veya yağma suçu işlenerek elde edilmesi halinde fail, işlemiş olduğu suçtan ve ayrıca TCK m.245/1 hükmü uyarınca ceza alacaktır. Yargıtay da verdiği bir kararda bu yoruma katıldığını göstermektedir. İlgili kararda açıklandığı üzere, 6. CD17.10.2006 T;2006/1306-9962 E-K: “Sanığın misafir olarak gittiği yakınanın evinde çantasından çaldığı kredi kartı ile değişik işyerlerinden alışveriş yaptığının anlaşılması karşısında; yakınana ait kredi kartı çalma eyleminin 765 sayılı TCK’nin 491/3 (5237 sayılı TCK m. 142/1-b) maddesine uyan hırsızlık suçunu ve kartla değişik işyerlerinden alışveriş yapma eyleminin aynı yasanın 504/3, 80 (5237 sayılı TCK m. 245/1) maddelerine uyan suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkin kanıtları takdir ve değerlendirmenin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilmeyerek görevsizlik kararı yerine, duruşmaya devamla yazılı biçimde karar verilmesi” denilmiştir.
                                                                                                                   Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir