MALPRAKTİS NEDENİYLE CEZA DAVASI

 

malpraktis ile ilgili görsel sonucuMalpraktis kelimesi tıbbi bir terim olup hekimin hatalı uygulaması anlamına gelmektedir. Hekimin hatalı uygulaması diğer bir deyişle malpraktis sonucu birtakım zararlar ortaya çıkar. Zararların tazmini için mağdur hem hukuki hem de cezai yollara başvurma hakkına sahiptir. Bugünkü yazımızda ise hatalı tıbbi uygulama nedeniyle hekimin cezai sorumluluğu anlatılacaktır.

Ceza hukuku bakımından konuyu ele alacak olursak yanlış tedavi, hekimin tedaviyi uygularken kast veya en azından taksir derecesinde gerçekleştirdiği kusurlu hareketlerinin yaptırıma bağlanması kapsamındadır. Böyle bir durumda zarar gören kişi ceza davası açabilecektir.

Cezai olarak sorumlu tutulamayacak durumlardan birisi ilgilinin rızasıdır. İlgilinin rızası varsa ortada bir hukuka uygunluk nedeni söz konusu olduğu için suç oluşmayacaktır. Sağlık hukuku bakımından ilgilinin rızası aşağıda sayılan hallerde mevcuttur;

  • Doktorun müdahalesinin tedavi maksatlı olması,
  • Müdahalenin tıbbi standartlara ve gerekliliklere uygun olması,
  • Hastanın rıza alınmak istenen tedavi hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi,
  • Hastanın rıza açıklama konusunda ehil olması

Taksirle yaralama, sağlık hukuku bakımından en sık rastlanılan suç türüdür. Bu suç tipinde neticenin öngörülmüş ya da öngörül(e)memiş olması durumunu fark yaratmaksızın özen yükümlülüğü ihlal edilmiş sayılır. Ancak netice hiçbir şekilde istenmemelidir. Zira neticenin bilinmesi ve istenmesi halinde kast oluşur. Kast halinde ise sonuca göre kasten yaralama, kasten öldürme  gibi suçlar oluşabilecektir.

Kamudaki doktorlar bakımından soruşturma yapılabilmesi soruşturma iznine bağlı iken, özel sektördeki doktorlar için böyle bir durum söz konusu değildir. Soruşturma iznine gerek duyulmadan sürecin başladığı hallerde doğrudan ya da soruşturma izne tabiyse de izinden sonra, ilgili doktor hakkında iddianame düzenlenecek, iddianamenin kabulünün akabinde doktor aleyhinde bir kamu davası açılacaktır.

Öte yandan hekimler bazı durumlarda cezai olarak sorumlu tutulamayacaktır. Yukarıda açıklanan “geçerli rıza” hususu, hukuka uygunluk nedenlerinden biridir. Diğer bir hukuki uygunluk sebebi ise, nedensellik bağıdır. Eğer zarar ile doktorun ihlali arasında bir sebep-sonuç ilişkisi yoksa doktorun cezai sorumluluğuna gidilemeyecektir. Hastanın ağır kusuru, mücbir sebepler ve üçüncü kişilerin ağır kusurlarının varlığı halinde illiyet bağının kesilmesi söz konusudur.

Son olarak belirtilmek gerekir ki, hekimin her manada hiçbir kusuru olmamasına rağmen gelişen komplikasyonlar sonucu hasta zarar görür ise hekim sorumlu olmayacaktır. Komplikasyonlar, malpraktisin aksine öngörülemeyen veya ani bir şekilde ortaya çıkan problemlerdir. Hekim standart tıbbi müdahaleleri yaptığı ve gerekli tüm dikkat/özeni gösterdiği takdirde oluşabilecek komplikasyonlardan sorumlu tutulamayacaktır.

İlgili Yargıtay kararından örnek vermek gerekirse; “Davacılar, davalı doktor tarafından hamileliğinin takip edildiğini, ceninin beş aylık olduğunda hareket etmemesi üzerine doktora gittiğini, doktor tarafından ceninin anne karnında ölü olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine normal doğumun beklendiğini, olmayınca sezeryan ile ceninin alındığını, sezeryan sırasında rahim ve yumurtalığının da alındığını ileri sürerek toplam 100.700,00 YTL maddi ve manevi tazminatın tahsilini istemişlerdir. Davalılar, kusursuz olduklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, alınan adli tıp kurumu raporu gereğince ve tanık beyanlarına göre yapılan tıbbi işlemlerin usulüne uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu olay nedeniyle davacıların Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikayet başvurusunda bulundukları anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu 53. maddesine göre hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değilse de verilecek mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olguları ile bağlıdır. Bu durumda mahkemece hazırlık soruşturması sonucunun eğer dava açılmış ise ceza davasının sonucunun beklenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde, hüküm kurulması usül ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2008/11477 K. 2008/11825 T. 7.10.2008)

                                                                                                                                                          Hukuk Desteği

2 thoughts to “MALPRAKTİS NEDENİYLE CEZA DAVASI”

  1. Tebrik ediyorum, yazılarınız gerçekten çok akıcı, çok açıklayıcı ve hiçbir şekilde sıkmadan, akıl karıştırmadan okunabiliyor. Hukuk öğrencisi olarak takip ediyorum. Başarılarınızın devamını dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir