HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARINA İTİRAZ

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Ceza Muhakemeleri Kanunu (“CMK”) m.231’de “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklinde ifade edilmektedir. Daha önceki yazımızda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını, erteleme kararıyla karşılaştırmalı olarak detaylı bir şekilde ele aldığımızdan (Lütfen Bkz.) burada sadece bahsedilen kavrama itiraz konusu üzerine yoğunlaşacağız.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz da, diğer çoğu hukuki işlem gibi kanunda belirlenen bir hak düşürücü süreye tabi tutulmaktadır. Bu süre, duruşmada kararın kişi tarafından doğrudan öğrenilmesinden veya ilgili kişiye tebliğ edilmesinden itibaren yedi günle sınırlandırılmıştır. Başka bir deyişle kişilerin, bu süre geçtikten sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz etmeleri mümkün olmamaktadır. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki; kanun yolunun etkili bir mekanizma olmamasından kaynaklı olarak, verilen karara karşı istinaf ve temyiz yolları da kapalı olmakla beraber itiraz incelemesi de duruşma açılmadan dosya üzerinden yapılmaktadır.

Temyiz ve istinaf yoluna kapalı olan bu karara karşı itiraz; kanununda belirtilen ve bizim de yazımızda bahsettiğimiz süre içerisinde, hükmü kuran mahkemeye dilekçe verilerek yapılmaktadır. Hükmü kuran mahkeme; verilen dilekçeyi yerinde ve usule uygun gördüğünde, verdiği kararı doğrudan düzeltebilmektedir. Yapılan itirazı yerinde görmezse de, dilekçe ve verilen kararın incelenmesi için dilekçeyi yetkili mahkemeye göndermektedir.

Önemle belirtmek gerekir ki; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı, aleyhe bozma ve değiştirme yasağı bulunmaktadır. Başka bir deyişle sanık lehine karara itiraz için dilekçe verildiyse, bu başvuru sanık aleyhine sonuç doğuracak bir şekilde sonuçlandırılamamaktadır. Örneğin sanık; 18 ay hapis cezasının açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılması amacıyla kararı veren mahkemeye itirazda bulunmuşsa, mahkemenin verilen hapis cezasını az görüp cezayı bir gün bile arttırma yetkisi bulunmamaktadır. Bahsedilen yasağın daha net anlaşılması için, Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin ilgili kararını alıntılamaktayız; Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 24.12.2018 T., 2017/7422 E., 2018/7718 K.; “5271 sayılı CMK ‘nın 231/12. Maddesine göre,  hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, 5271 sayılı CMK’nın 267 ile 271. maddeleri arasında düzenlenen ve olağan kanun yollarından olan itiraz kanun yoluna tabi olduğu, Ceza Mahakemesi Kanununda itiraza ilişkin düzenlemeler arasında ceza miktarı yönünden karar verme yasağına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, aleyhe bozma yasağına ilişkin olarak düzenlemenin, olağan kanun yollarından olan temyize ilişkin hükümlerin yer aldığı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 326. maddesinin 4. fıkrasında ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
307/4. maddesinde belirtildiği, bununla birlikte ceza hukukunda kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak yasaklanan ve kanunda açıkça suç olarak gösterilmemiş olan bir fiilin, kanunda yer alan ve söz konusu fiile en çok benzeyen suça ilişkin hükümler uygulanmak suretiyle cezalandırılması şeklinde tezahür edebilecek kıyas metodunun ceza hukukunun aksine ceza muhakemesi hukukunda kural olarak serbest olduğu ve ceza muhakemesi hukukunda genişletici yorum yapılabileceği gözetildiğinde aleyhe bozma yasağının düzenlediği 5320 sayılı Kanunun 8. Maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin, itiraz kanun yolunda uygulanması mümkün olduğundan, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aleyhine yalnızca sanık tarafından itiraz kanun yoluna başvurulduğu, bu sebeple aleyhe değiştirme (bozma) yasağı gereği ilk verilen ceza miktarından daha fazla cezaya karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 24.12.2018 tarihinde üyeler … ile …’ın karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.”
şeklinde hüküm kurmuştur.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir