Boşanma, geçerli olarak kurulmuş olan bir evlenmenin eşlerin sağlığında kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. (Ömer Uğur Gençcan, 6100 sayılı HMK Hükümlerine Göre Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, 113.sf) Anlaşmalı boşanma ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) 166. madde 3. fıkrasında “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz..” şeklinde düzenlenmiştir.
Tarafların anlaşmalı boşanmaya karar verdikleri takdirde bir protokol düzenleyerek mutabık kaldıkları hususları yetkili mahkemeye sunmaları mümkündür. Tarafların anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesi konusunda mahkemeye bir anlaşma sunmaları TMK’da bir şart olarak düzenlenmemişse de, taraflar düzenledikleri protokolde bu hususta da anlaşmaya vardıklarını belirtebilmektedirler. Bu durumda eşlerin mal rejiminin tasfiyesi hakkında yaptıkları düzenlemeyi, bu düzenlemenin ne şekilde yapıldığını hakimin incelemesine sunmaları, söz konusu malları tek tek ve isim, cins, tür gibi özelliklerini saymak suretiyle açıkça göstermeleri gerekir. Eşlerin mal rejimi tasfiyesine yönelik birbirlerinden talepte bulunmayacakları belirtilmişse, hakim eşleri dinleyecek ve gerçek iradelerinin bu yönde olduğuna kanaat getirdiği takdirde anlaşmalı boşanma protokolünün bu kısmının da geçerliliğine karar verecektir. Bu halde eşler sonradan birbirlerinden mal rejiinin tasfiyesine ilişkin hiçbir talepte bulunamayacaklardır.
““Somut olayda; davacı H.D. 11.04.2011 tarihli boşanma dava dilekçesinde … herhangi bir nafaka veya tazminat talebinde bulunmamaktadır. Mal ve eşya paylaşımı ile ilgili herhangi bir isteği yoktur” şeklinde beyanda bulunmuş, 02.06.2011 tarihli yargılama oturumunda da, dava dilekçesini tekrar ettiğini, herhangi bir nafaka, tazminat ve eşya talebinin olmadığını bildirmiş, Mahkemece, taraflar arasındaki protokolün uygunluğu saptanmadan boşanmaya karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Protokole yönelik yukarıdaki açıklamalar ışığında davacının boşanmanın fer’ilerinden olan maddi, manevi tazminat, yoksulluk nafakası vb. açıkça feragat ettiği sabit ise de, mal rejiminin tasfiyesine konu olan evlilik birliği içinde edinilen taşınır veya taşınmazlardan kaynaklanan haklarından feragat ettiği kabul edilemez. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlemiş olmaları gerekir. Uyuşmazlık konusu protokolün bu haliyle mal rejiminin tasfiyesini de kapsadığını söylemek güçtür. Hangi hususları içerdiği muğlak olan protokolün TMK’nun 166/3 maddesine uygunluğu kabul edilmeyeceğinden davacının boşanma davasına ilişkin dava dilekçesi ve yargılama oturumundaki beyanları esas alınarak aleyhine karar verilemez” (Yargıtay 8. HD, T.19.09.2013, E. 2013/827, K. 2013/12674)
Hukuk Desteği
iletisim: [email protected]
Selamlar anlasmali bosanma hicbir talepsiz nekadar surer ve ne yapmaliyim simdiden tesekkurler ve maliyetlimidir dava acmak