4721 sayılı Türk Medeni Kanunu “TMK” 199. maddesinde “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır. Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re’sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verir.” denmekte olup ailenin ekonomik varlığının korunması, evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gereken hallerde, eşlerden birinin talebi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların yalnızca talepte bulunan eşin rızasıyla yapılabileceğine karar verebilecektir. Hakim bu durumda gereken önlemleri alacak, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re’sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar verecektir.
‘….Toplanan delillerden; kocanın (davalının) 6446 ada 1 parselin sahibi olduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, buradan elde ettiği bağımsız bölümlerden bir tam bir yarım daire ile iki dükkanı üzerinde bıraktığı, diğerlerini çocuklarına eşit şekilde verdiği anlaşılmaktadır. Bu taşınmazlar dışında, Mersin Tapu Sicil Müdürlüğünün 27.05.2004 tarihli yazılarından da anlaşıldığı gibi on altı parça hisseli taşınmazın bulunduğu da sabittir. Davacıya 400000000 lira nafaka takdiri yapılmıştır. Davacının aileyi ekonomik çöküntüye sokacak davranışı ispat edilmemiştir. Evlilik birliği devam ettiğine göre güvence altına alınması gereken hükmedilen nafaka ve ileriki yıllardaki artış miktarı olmalıdır. Mahkemece; gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak tedbir konulan on altı parça taşınmazın davalıya isabet edecek kısmı ile davalının diğer taşınmazların değeri denetimine imkan verecek şekilde belirlenmesi ve tasarrufun bu ölçüde sınırlanması gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi , 27.04.2005 T. , E.5719 K. 6864,
“…Davalı kadın oturulan konutun aile konutu olduğuna dair şerh verilmesini ve davacının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını istemiştir. Bu konularda harcı verilerek açılmış bir dava ve karşı dava bulunmamaktadır. Mahkemece bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.01.2005 T. , E. 15883 K. 869
TMK 197. maddede 2. fıkrasında “..Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır…” denmektedir. Buna göre eşlerin birlikte yaşamaya ara vermesi boşanma yahut ayrılık davası açılması dışında haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi ile eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alabilecektir. Söz konusu tedbire hakim re’sen karar veremeyecek olup eşlerden birinin mutlaka bu hususta talepte bulunması gerekir.
Hukuk Desteği