İŞ KAZALARINDA İŞÇİNİN SORUMLULUĞU (2)

indir (13)(Yazımızın ilk kısmı için bakınız…) Çalışma yaşamındaki potansiyel riskler yaralanmalara ve hatta ölümle sonuçlanabilen iş kazalarına sebep olmaktadır. Türkiye, bu riskleri taşıyan ve sıkça iş kazası meydana gelen bir ülkedir. İş kazaları hakkında iç hukukumuzda mevzuat sürekli yenilenmektedir. Burada işverenin ve işçinin sorumluluğu esastır, ancak sorumluluk paylarının ne oranda olduğu konusundaki gelişmeler daha çok Yargıtay içtihatları ile belirlenmektedir.

İşverenin hukuki sorumluluğu İş Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile ilgili mevzuat kapsamında düzenlenmiştir. İşverenin sorumluluğu, kusur ve kusursuz sorumluluk esasına göre tayin edilir. (Hem işçi hem işveren sorumluluğunun genel değerlendirildiği yazımız için bakınız)

İşverenin iş kazalarından kaynaklı hukuki sorumluluğu kusura bağlıdır. Kusurla beraber zarar, nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının da mevcut olması gerekir. Kusurla birlikte işverenin sorumluluğunun doğabilmesi için kaza ile zarar arasında ya da kaza ile işverence yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının kesilmemiş olması aranır. Uygun illiyet bağının kesildiği haller; mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurudur. Bunlardan biri uygun illiyet bağının kesilmesine sebep olduysa, işverenin sorumluluğundan söz edilemez.

İşverenin sorumluluğunun yanında işçinin de sorumlu olup olmadığı, yazımız konusunu oluşturur. Toplumda genel kanı, tüm sorumluluğun işverende olduğu şeklinde yanlış yerleşmiştir. Aksine işçilerin de hukuken sorumlu oldukları hal ve şartlar vardır. Bu kapsamda yasa koyucu işçilere de bazı yükümlülükler getirmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve Yönetmeliği’nde yer alan düzenlemelerde yine işçilerin yükümlülükleri hakkında maddeler bulunmaktadır.

Her ne kadar işverene yüklenen sorumluluk payı daha büyükse de, işçilerin yükümlülüklerini ve bu konuda işçinin kusurunu değerlendiren Yargıtay kararları da vardır. Örneğin Yargıtay’ın bir su firması ile ilgili bir kararında genel olarak görüş, “İşverenin iş kazasından sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olduğunun saptanması gerekir.” yönündedir. Olayda işverenin su dağıtım elemanı olan işçi, müşterisinden su bedelini almak için gönderildiği alışveriş merkezinde bozuk asansör kapısını açması sonucu boşluğa düşerek ölmüştür. Kararda tartışılan nokta işverenin ne gibi bir tedbir alması gerektiğidir. İşçinin işini yaptığı sırada, işverence alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbiri, bulundurulması gereken kişisel koruyucu malzeme ve araç varsa, işverenin bunları temin etmekle yükümlü olduğunun altı çizilmiştir. Ancak, işverenin işçinin gittiği binayı önceden kontrol etmesi hayatın olağan akışına aykırı olup kendisinden beklenemez, sonucu elde edilmiştir. Hal böyleyken burada işverenin olayda kusuru olmadığı sonucuna varılmıştır (HGK03.02.2010,21/36-67).

Bir başka kararda ise iş kazası sosyal bir program içinde düzenlenen bir tekne gezintisinde meydana gelmiştir. Bu kararda da tartışılan nokta işverenin gerekli tedbirleri alıp almadığıdır. Kararda davacı işçinin tekne gezintisinde ilk önce yüzdüğü daha sonra da tekneye çıkarken ayağının kayması sonucu iş kazasının meydana geldiği belirtilmiştir. Burada davacı işçinin kişisel korunmasına özen göstermemesi sonucu zararlandırıcı olayın meydana geldiği tespit edilmiştir. Karar “ Davacının yaşı, mesleki durumu ve eğitim durumu dikkate alındığında bu tür durumlarda dikkat etmesi gereken önlemleri bilmesi ve özellikle denizden çıktıktan sonra ıslak ayakla nasıl hareket edeceğini bilmesi gerekirdi.” demektedir. Kararda, işverenin iş güvenliği konusunda alması gereken tedbirler ile kaza arasında uygun illiyet bağının kurulmamış olması sebebiyle işverenin kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.

                                                                                                                      Hukuk Desteği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir