ANAYASA MAHKEMESİNİN GÖREV VE YETKİLERİ – 1.1.

Daha önceki yazımızda Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve yapısından detaylı olarak bahsetmiştik. (Lütfen Bkz.) (Lütfen Bkz.) Bu yazımızdaysa Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinden biri olan hukuka uygunluk denetimini ele alıp, ardından bu denetimin alt dallarından olan soyut norm denetimini (iptal davası) inceleyeceğiz.

Anayasa Mahkemesi’nin en önemli kuruluş gayesi; kanunların, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, TBMM İçtüzüğünün veya bunların belirli maddelerinin şekil ve esas yönünden Anayasa’ya uygunluğunun denetimini sağlamaktır. Bu uygunluk denetimi, denetimin yapılacağı zaman esas alınarak ön denetim ve sonradan denetim olarak ikiye ayrılmaktadır. Bahsi geçen iki denetimin bir arada uygulanması mümkün olsa da ön denetimde, sonradan denetimden farklı olarak denetime tabi olan hukuk kuralının iptali değil; hukuk yaşamına girmesinin önlenmesi söz konusudur. Başka bir deyişle ön denetim, parlamentodan çıkan ancak hukuk yaşamına girmeyen (Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmamış ve Resmî Gazete’de yayınlanmamış olan hukuk kuralları, hukuk yaşamına girmemiş olarak kabul edilmektedir.) hukuk kuralları üzerinde yapılmaktadır. Ön denetim usulü, daha çok Fransa’da benimsenmiş olmakla birlikte bizim Anayasamız hukuka uygunluk denetimde kural olarak sonradan denetim yolunu benimsemektedir.

Sonradan denetim yoluysa Kıta Avrupası’nda benimsenmekle beraber bu denetim uygulanmasında en önemli koşul, denetimin yapılacağı hukuk kurallarının Resmî Gazete’de yayınlanmış olmasının gerekliliğidir. Eklemek gerekir ki; hukuk kurallarının Resmî Gazete’de yayınlandıkları tarihte yürürlüğe girdikleri kabul edilse de, bazı kurallarının yürürlüğe girişleri daha ileri bir tarihe ertelenebilmektedir. Yürürlüğe girişleri daha ileri tarihe ertelenen kurallar üzerindeyse, aşağıdaki paragraflarda ele alacağımız gibi üzere soyut norm denetimi söz konusudur.

Son olarak sonradan denetim usulü, somut norm denetimi ve soyut norm denetimi olarak iki alt dala ayrılmaktadır.

Soyut norm denetimi; yasanın, cumhurbaşkanı kararnamesinin ve TBMM İçtüzüğünün belli bir olay ya da kişi üzerinde uygulanıp uygulanmadığına bakılmaksızın denetlenmesidir. Başka bir deyişle; soyut norm denetimine konu olan hukuk kuralının denetlenebilmesi için ilgili kuralın herhangi bir kişi ya da olay üzerinde somutlaşması gerekmemektedir. Ayrıca bu denetim için dava; somut norm denetiminden farklı olarak uygulamadaki kişilerden bağımsız, 1982 Anayasasının 150. maddesinde, “Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.” şeklinde sayılan kişiler tarafından açılabilmektedir. Hem 1961 Anayasası’nda iptal davası açmaya yetkili kişilerin genişliği 1982 Anayasası ile sınırlandırılarak hem de davayı açma süresi, hukuk kuralının Resmî Gazete’de yayınlanmasından itibaren altmış günlük süreye tabi tutularak soyut norm denetiminin etkinliği oldukça daraltılmıştır. Belirtmek gerekir ki; soyut denetimin uygulamadan uzak olması ve dava yoluna gidilebilmesi için hüküm altına alınan sürenin kısalığı nedeniyle, bu denetim yolunun hukukun üstünlüğünü sağlaması oldukça güçtür. Soyut norm denetiminin bu eksik yanının tamamlanması için, bir sonraki yazımızda ayrıntılarına değineceğimiz somut norm denetimi yolu kullanılmaktadır. Bu yol kullanılarak uygulamaya dahil olan normun, hukuka aykırı yönü daha iyi tespit edilerek hukukun üstünlüğü net bir biçimde sağlanmaktadır.

Soyut norm denetiminin teori kısmı hakkında yeterli bilgiyi verdiğimize kanaat getirerek, bu denetimin usul kuralları kısmına bir sonraki yazımızda geçiyor olacağız.

    Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir