LİMİTED ŞİRKETİN TASFİYESİ

tasfyecim

Tasfiye; şirket malvarlığının paraya çevrilerek, 3. kişilerle şirket arasındaki ilişkilerin sona erdirilmesi ve varsa artan kısmın ortaklar arasında paylaşılma işlemlerinin tamamını ifade eder. Bütün bu işlemlerin tamamlanmasından sonra da şirketin hukuki varlığına son verilebilmesi için, şirketin ticaret sicilinden silinmesi gerekir.1

Limited şirketin sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ve şirketin tasfiye aşamasına girmesi durumu şirket müdürleri tarafından Ticaret Siciline tescil ve ilan ettirilir. Ancak tasfiye işlemleri yalnızca Ticaret Siciline tescil ettirmekle bitmemekte, Vergi Dairesi, SGK gibi kurum ve kuruluşlarda da tasfiyeyle ilgili yapılacak olan pek çok işlem bulunmaktadır. 
“Tasfiye süresince şirket ve şirketin yetkili organları hukuk düzenindeki yerini korur ancak, faaliyetleri tasfiyenin amacına uygun olarak sınırlandırılmıştır. Bu bakımdan üçüncü kişilerin hak kayıplarının önüne geçmek için, tasfiye sürecinde olan şirketin unvanının yanına “Tasfiye Halinde Olduğu” ifadesi yazılır. Şirketin ortaklar genel kurulu yine işlemlerine devam etmektedir ancak yetki daha çok tasfiye memurlarındadır. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar. Tasfiye haline girmeden önce ekonomik kazanç sağlama amacında olan şirket, tasfiye haline girdikten sonra hukuken tüzel kişiliğe son verme amacındadır. Tasfiye aşamasında şirketin mevcut bir karı olsa bile bunun dağıtılması mümkün değildir. Çünkü dağıtımın yapılması için, tasfiye işlemlerinin tamamlanması ve dağıtılabilir bakiyenin bulunması gerekir.” 2

Şirket ana sözleşmesinde veya ortaklar genel kurulunun kararıyla bir tasfiye memuru görevlendirilmedikçe; tasfiye işleri şirket yönetim kurulu tarafından yapılır. Şirketin sona ermesinin sebebi iflastan kaynaklanıyorsa, bu durumda İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanır ve tasfiye; iflas idaresi tarafından yürütülür. Seçilen tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri tarafından ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir ancak tasfiye memurları mahkeme tarafından görevlendirilmişse, yönetim kurulu üyelerinin onları sicile tescil ve ilan ettirmesine gerek kalmaz. Ayrıca tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.

Şirketin tasfiyesi konusunda verilen Yargıtay kararlarından bir alıntı yapmak isteriz: “Türk Ticaret Kanununun 552. maddesi hükmü aracılığıyla limited şirketlerin tasfiyesinde de aynı yasanın uygulanması gereken 438, 439 ve 440. maddeleri hükmüne göre iflastan başka bir nedenle infisah eden veya münfesih sayılan şirket tasfiye haline girer. Şirketin tasfiye haline girdiği tasfiye memurlarının kim olduğu, ticaret siciline tescil ettirilerek şirketten alacaklı olanların belgeleri ile birlikte son ilan tarihinden itibaren 1 yıl içinde müracaat etmeleri gereği ticaret sicil gazetesinde birer hafta ara ile 3 defa yaptırılacak ilanla alacaklılara duyurulacağı hükme bağlanmıştır. Öte yandan tasfiye sonuçlanıp sicil kaydı silininceye kadar tasfiye amacı ile sınırlı olarak şirketin tüzel kişiliğinin de devam edeceği tasfiye memurlarınca yapılamayan zorunlu işlerle sınırlı olmak üzere şirketin organlarının da faaliyetlerini sürdüreceği tartışmasızdır. Kuşkusuz bu durumda şirketi tasfiye memurları temsil edeceği gibi şirketin ticaret ünvanı önüne “Tasfiye Halinde” sözcükleri eklenerek kullanılır. Bu düzenlemenin sonucu olarak tasfiye haline giren şirket aktif ve pasif dava ehliyetini koruduğu gibi, ticari mümessil ile tasfiye amacı dışında işlere yetki veren vekillerin yetkileri hariç diğer vekillerin vekalet görevi ile daha önceden imzalanmış sözleşmelerden kaynaklanan şirket yükümlülükleri de aynen devam eder. Aynı yasanın 446. maddesi hükmüne göre de tasfiye memurlarının şirketin cari işlemlerini tamamlamak pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek aktifleri paraya çevirmek ilk tasfiye bilançosu ve alacaklıların daveti neticesinde oluşacak duruma göre şirket borçlarının şirket mevcudundan fazla olmadığı anlaşıldığı takdirde bu borçları ödemek şirket borçlarının şirket mevcudundan fazla olduğunun belirlenmesi halinde de durumu derhal mahkemeye bildirerek, iflasın açılmasını istemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir. Bu durumda tasfiyenin iflas hükümlerine göre yapılması gerektiği kuşkusuzdur.” (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2006/668 E., 2006/648 K.)

1İbrahim ARSLAN, Şirketler Hukuku Bilgisi, (Mimoza Yayınları, Konya 2006) s.302-305.
2İbrahim ARSLAN, Şirketler Hukuku Bilgisi, (Mimoza Yayınları, Konya 2006) s.303

                                                                                                                           Hukuk Desteği

 

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir