Ülkemizdeki trafik kazalarının büyük bir çoğunluğunda maddi hasar meydana gelmektedir. Maddi hasarlı trafik kazalarında kazaya karışan araç sürücüleri, polis çağırmaksızın kendi aralarında kaza tespit tutanağı düzenleyebilmektedirler. Ancak tarafların anlaşamaması durumunda tutanak tutulması amacıyla olay yerine polis çağrılması gerekmektedir. Tutanak tutulmadığı takdirde, trafik sigortası ve kasko ile aracın onarılmasını sağlamak mümkün olmayabilecektir.
Trafik kazası sonrası aracı hasar gören sürücülerin araçları trafik sigortası veya kasko tarafından karşılanmaktaysa da, araçta bulunan hasar kaydından dolayı değeri düşmektedir. Aracın değerinin düşmesinin yanı sıra araçtaki hasar kaydından dolayı satılması da oldukça güç konuma gelmektedir. Dolayısıyla, trafik kazası sonrası kusuru bulunmayan araç sahibi, aracında meydana gelen değer kaybına yönelik araç değer kaybı tazminat davası açabilmektedir. (Bakınız bu konu hakkındaki yazımız)
Araç değer kaybı tazminat davasında, kusuru bulunmayan veya kusuru daha az olan araç sahibi kazaya sebep olan aracın sürücüsüne karşı dava açabilir. Kazaya neden olan aracın sürücüsü ile ruhsat sahibinin farklı olması durumunda ise, ruhsat sahibine karşı da dava açılabilir. Bunun yanı sıra, kazaya sebep olan aracın sigortası varsa ve trafik kazası sebebiyle meydana gelen değer kaybı da poliçe kapsamına alınmışsa sigorta şirketine karşı da dava açılabilir.
Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin bu talepler için kanun belirli bir zamanaşımı süresi öngörmüştür. Zamanaşımı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109.maddede: “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, trafik kazalarından kaynaklanan araç değer kaybı tazminat davasından kaynaklanan talepler, zarar gören sürücünün zararı öğrenmesinden itibaren iki yıl içerisinde zamanaşımına uğramaktadır. Sürücü bir şekilde zararı çok geç bir tarihte öğrendiyse, bu halde de en geç kaza tarihinden itibaren on yıl içerisinde kazadan kaynaklanan talepler zamanaşımına uğrayacaktır.
Hukuk Desteği