İŞÇİNİN SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ – III

Av. Sevcen CAN & Av. Yasemin ÇORAK

Bir önceki yazımızda iş sırrının unsurlarından genel olarak bahsetmiş, bilinmeme/sınırlı bir çevre tarafından bilinme unsurunu detaylı şekilde açıklamıştık (Lütfen bkz…). Bu yazımızda ise bir bilginin iş sırrı sayılabilmesi için gerekli diğer unsurlardan bahsedeceğiz.

ÇALIŞILAN İŞLE BAĞLANTILI OLMA

İş sırrından söz edilebilmesi için aranan bir diğer koşul da söz konusu sırrın çalışılan işle bağlantılı olmasıdır. Burada “çalışılan iş” kavramı, işyeri bünyesinde yürütülen tüm işleri ifade etmektedir.

İŞVERENİN İŞ SIRRINI SAKLAMA YÖNÜNDEKİ İRADESİ

İş sırrı kavramının bir diğer unsuru da işverenin söz konusu iş sırrını meydana getiren bilgiyi ilgisi olmayan üçüncü kişilerden saklamak, gizli tutmak yönündeki iradesidir. İşveren, bu iradesini açık veya örtülü şekilde ortaya koymuş olabilir. İşverenin, işçiye açık bir şekilde hangi bilgilerin sır niteliğine sahip olduğunu belirtmesi söz konusu iradesini açık şekilde ortaya koyması anlamına gelir. Ancak işverenin iş sırrını meydana getiren bilgiye yönelik tutumu bu bilginin gizli nitelikte olduğunu ortaya koyuyorsa, işverenin sır saklama iradesinin zımnen var olduğu ifade edilebilmektedir. Zımni iradenin tespitinde, iş sırrını meydana getiren bilginin gizli tutulması yönündeki isteğin haklı, makul ve anlaşılabilir olması dikkate alınmalıdır. İradenin varlığının anlaşılmadığının çalışan tarafından ileri sürülmesi halinde çalışanın kişisel birikimi, eğitimi ve tecrübesine bağlı olarak söz konusu bilginin iş sırrı olduğunun anlayıp anlayamayacağı hususu somut olay bazında değerlendirilmelidir.

İŞ SIRRININ SAKLANMASINDA İŞVERENİN HAKLI MENFAATİ

İş sırrının unsurlarından bir diğeri de işverenin iş sırrını meydana getiren bilgiyi saklamak ve gizli tutmaktan bir menfaatinin bulunmasıdır. Bu menfaat, maddi ya da manevi yönde bir menfaat olabilir. Örneğin bir bilginin açıklanması işvereni rekabette dezavantajlı konuma getirecekse, müşteri kaybı yaratacaksa, satış kaybı yaratacaksa, işverenin tüketiciler nezdindeki prestijini, ticari itibarını zedeleyecekse maddi veya manevi açıdan haklı menfaatten söz edilebilmektedir.Herkese açık olan, herkes tarafından bilinen veya erişilebilir halde olan bilgi, sır niteliği taşımadığından bu tür bilgilerin saklanmasında işverenin haklı menfaatinin olduğundan söz edilemez.

İŞ SIRRININ SAKLANMASI ADINA UYGUN KORUMA TEDBİRLERİNİN ALINMIŞ OLMASI

Bir bilginin iş sırrı kapsamında kalıp kalmadığının tespitinde, söz konusu bilginin saklanması, gizli tutulması yönünde ne gibi önlemler alındığı hususu da önemlidir. Doktrinde bir kısım yazar bilinmeme, çalışılan işle bağlantılı olma, sırrın saklanması yönündeki irade ve haklı menfaatin is sırrının tespitinde yeterli unsurlar olduğunu ileri sürmekte, bir kısım yazar işsırrının saklanması yönünde uygun tedbirler alınmış olmasını temel unsurlar içerisine dahil etmektedir. Bunun yanı sıra uygun tedbirler alma unsurunun işçinin sır saklama yükümlülüğünün iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra devam edebilmesi için gerekli bir koşul olduğunu ileri süren görüşler de bulunmaktadır. Ancak ağırlıklı görüşe göre uygun koruma tedbirlerinin alınmış olması, “işverenin iradesi” ve “işverenin haklı menfaati” unsurlarını güçlendiren, ispatını kolaylaştıran, söz konusu unsurların işçi tarafından bilinirliğini sağlayan bir unsur olarak kabul edilmektedir.

Uygun koruma tedbirlerine örnek olarak işçi ve işveren arasında yapılan sır saklama sözleşmeleri, iş sözleşmelerinde yer verilen gizliliğe ve sır saklama yükümlülüğüne ilişkin hükümler, bilginin iş sırrı olduğuna ilişkin işyeri yönetmelikleri veya talimatlar, iş sırrına erişilmesini önler nitelikte fiziksel veya yazılımsal erişim engelleri gösterilebilmektedir.

Bir sonraki yazımızda iş sırrının diğer unsurlarından bahsetmeye devam edeceğiz.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir