TAŞINMAZ SATIŞINDA HİLE

Türk Hukuku’nda taşınmaz satışının gerçekleşmesi için tarafların resmi kurumlar nezdinde ilgili işlem iradelerinin yönelmesi gerekmektedir. Bu satış iradelerinden biri de şüphesiz taşınmazı devreden tarafın satış bedelini teslim almasıdır. Her ne kadar taşınmazı devreden taraf satış bedeli hakkında teslim aldığını ifade etse de, bu bedelin işlemden sonra ödenmesi de taraflar arasında kararlaştırılabilir.

Satış bedeli taşınmazın yeni maliki adına tescil edilmiş ve tescilden sonra ödenmesi kararlaştırılan satış bedeli ödenmemiş ise eski malik satış bedelinin ödenmemesi sebebi ile yeni malike karşı tapu iptal ve tescil davası açabilecektir. Bu davada eski malikin dayanacağı en temel hukuki gerekçelerden biri yeni malikin hileli davranışları olacaktır. Bu davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

Aşağıda bu dava ile ilgili Yüksek Mahkeme kararlarından bazı alıntılara yer vermekteyiz.

“Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Anılan husus resmi belgeler yönünden de Türk Medeni Kanununun 7/2 maddesinde dile getirilmiştir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; davacının taşınmazını gerçekten satma iradesinin bulunduğu emlak sözleşmesi düzenlenerek kaporo verildiği bakiye bedelin tapuda işlem sırasında ödeneceğinin kararlaştırıldığı, tapuya işlem için gidilirken davalının eşinin satış bedelini kendisinde olduğunu söyleyerek intikal işleminin gerçekleştiği, işlem sonrası satış bedelinin ödeneceğini söylendiği ancak ödemediğinin tanık anlatılmalarıyla tespit edildiği davacının hileli davranışlarla aldatıldığından taşınmazın bedelini almadan temlik ettiği, akdin yapıldığı odanın kamera kayıtlarında davalının semeni ödediğinin görülmediği, akit tanıklarının da semenin ödenmediğini beyan ettikleri, her ne kadar davalı tarafından satış bedelinin ödendiği belirtmiş ise de, bunun yazılı bir belge ile kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, satış bedeli (semen) satışın asli unsurlarından birisidir. Semen ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektirir.”  Yargıtay Kararı – 1. HD., E. 2016/8343 K. 2019/2469 T. 8.4.2019

“Bir başka ifade ile elbetteki taraflarca bedelin yani semenin sonra ödeneceği kararlaştırılabilir. Böylesi bir durumda Medeni Kanununun 893. maddesi hükmü uyarınca satış bedeli üzerinden ipotek yaptırılması mümkün bulunduğu gibi, Borçlar Kanununun 217. maddesi delaletiyle 211. maddesi hükmü gereğince bedel ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetinin iade edileceğine dair ihtirazi kayıt konulabilir. Böylesi bir olgu tapunun iptali ile eski malike intikaline olanak saglar ise de, koşulsuz olarak bedelin sonradan ödenmesi taraflarca kararlaştırılmış ise de satıcının hakkı bedel olup, ödenmemesi halinde yasal yollara müracaat ederek tahsili sağlanabileceğinden ödememe tapu iptal ve tescilin hukuki nedenini teşkil etmez. Oysa somut olayda bedelin ileriki tarihlerde ödeneceğine dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmamakta hemen ödeneceği yönünde davacılarda bir kanı uyandırılarak kayıt maliki bir oldu bittiye getirilerek temlikin sağlandığı görülmektedir. Öyle ise, davacıların hileye maruz bırakılmadıklarını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” Yargıtay Kararı – 1. HD  E. 2011/6694 K. 2011/11501 T. 15.11.2011

Hukuk Desteği

One thought to “TAŞINMAZ SATIŞINDA HİLE”

  1. İyi günler bir sorum olacak bilgilendirebilirmisiniz 25yıl önce dedem ve eski köy muhtarı yer değiş etmişler desenlerin haberi olmadan eski muhtar iki geride kendi üstüne yazdırmışlar tarla bizim sınırlarımız içerisinde diğer tarlada eski muhtarın sınırları içerisinde şimdi iki tarlada benim diyorlar o yer le bu tarlaranın arası 1km kanunen mahkemeye verebilirmiyiz ortada hile var eski muhtar muhtarlık yetkisini kullanıpat hile yapmıştır eskiden tapu yokmuş köylerde birer kağıtda parmak basmıšlar bir cevap yazabilirmisiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir