Bir önceki yazımızda mücbir sebep (maddi imkansızlık) kavramından bahsetmiştik; (Lütfen bkz..) Bu yazımızda ise mücbir sebebin hüküm ve sonuçları üzerinde duracağız.
Mücbir sebep sonucu borcun ifası imkansız hale gelmekle birlikte, bu imkansızlık geçici veya sürekli nitelikte olabilecektir. İfa imkansızlığının geçici veya sürekli nitelikte olması farklı hüküm ve sonuçlara sebebiyet verecektir.
Mücbir sebep nedeniyle geçici ifa imkansızlığı halinde, ifa imkansızlığını ortaya çıkaran sebep ortadan kalktıktan sonra edimin ifası mümkün olabilmektedir. Örneğin, bir tıbbi maske üreticisinin akdettiği ihracat sözleşmesinin kurulmasından sonra, korona virüsü salgını nedeniyle yetkili makamlarca alınan geçici süreli bir ihracat yasağı kararı, yasak ortadan kalkıncaya kadar edimin ifasını imkansız hale getirecek, yasak ortadan kalktıktan sonra ifa mümkün olabilecektir.
Geçici ifa imkansızlığı halinde; her ne kadar borcunu ifa edemeyen borçlu temerrüde düşecek olsa da, mücbir sebep nedeniyle temerrüde düşmekte kusuru bulunmayacağından, alacaklının gecikme tazminatı talep etme hakkı olmayacaktır. Ancak para borçlarında faiz istenebilmesi için borçlunun kusuru gerekmediğinden borçlu, para borcunun ifasındaki gecikmeden dolayı faiz ödemekle yükümlüdür. Alacaklının aynen ifa talebi ise geçici imkansızlığa yol açan sebep ortadan kalkıncaya kadar ertelenecek, bununla birlikte, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde alacaklı sözleşmeden dönme hakkına sahip olacaktır.
Mücbir sebep nedeniyle sürekli ifa imkansızlığı halinde ise; borçlu, imkansızlığa yol açan nedenlerin ortaya çıkmasında kusuru bulunmayacağından borçtan kurtulacak, bir başka deyişle dar anlamda borç sona erecek, borç ilişkisi tasfiye ilişkisine dönüşecektir. Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 136/I “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer…” hükmü ile aynen ifa yükümlülüğünün sona ereceği düzenlenmiştir. Fakat bu hüküm emredici nitelikte olmayıp, düzenleyici niteliktedir. Sözleşme tarafları açık veya örtülü olarak imkansız ifa yerine başka bir edimin ifa edilmesini serbestçe kararlaştırabilirler.
Bununla birlikte hemen belirtmeliyiz ki, sürekli ifa imkansızlığı halinde, borçlunun imkansızlığı alacaklıya derhal bildirme ve zararın artmaması için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. TBK madde 136/III “…Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” hükmü ile borçlunun imkansızlığı bildirim ve zararın artmaması için gereken tedbirleri alma yükümlülüğünü düzenlemiştir. Kanun koyucunun getirmiş olduğu bu yükümlülüklere aykırı davranan borçlunun hukuki sorumluluğu bulunmaktadır.
İlgili yazılarımız için;
Korona virüsü (covid-19) salgınının sözleşmeler ve hukuki ilişkiler üzerine etkisi ile ilgili olarak, Av. Sevcen CAN ile yaptığımız röportaj için; (Lütfen bkz…)
‘İfa İmkansızlığı’ konulu yazımız için; (Lütfen Bkz..)
‘Hukuki İmkansızlık’ konulu yazımız için (Lütfen Bkz..)
Korona virüsü (Covid-19) salgını nedeniyle borcun ödenememesi/hizmetin yerine getirilememesi/işin yapılamaması hakkındaki yazımız için; (Lütfen bkz…)
Hukuk Desteği