ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİ – I

Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı; temelde, anne veya babadan her birinin, hakim kararıyla, velayeti altında olmayanın çocuğu ile hakim tarafından belirlenecek olan yer ve zamanlarda vakit geçirmesi anlamına gelmektedir. Boşanma halinde velayet hakkı kendisine verilmeyen anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkının yanında, belirli şartların sağlanması halinde anne veya baba dışında bir üçüncü kişiye de çocukla kişisel ilişki kurma hakkı tanınmıştır.

Bu husus, Türk Medeni Kanunu’nun (“Kanun”) 325. maddesinde; “Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir.  Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı yalnızca boşanma olgusuyla sınırlı olmayıp, çocuğun anne veya babasından birinin ölmesi halinde de geçerlidir.

Çocukla kişisel ilişki kurma hakkına sahip olabilecek üçüncü kişiler; büyük anne, büyük baba, kardeş, amca, hala, dayı, teyze gibi yakın akrabalar, koruyucu anne, koruyucu baba ya da çocuğun eğitimi, bakımı ve yetişmesiyle ilgilenmiş oldukları için çocuğun duygusal bağ kurmuş olduğu hısımlar olabilir.

Bu üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurmaları, ancak Kanun’da aranan şartların mevcut olması koşuluyla mümkün olabilmektedir. Bunlar;

1. Olağanüstü Hallerin Mevcut Olması (Lütfen bkz…)

2. Çocuğun Menfaatinin Bulunması (Lütfen bkz…)

3. Çocuğun Görüşünün Alınması (Lütfen bkz…)

Konuya ilişkin Yargıtay kararlarından bazı kesitlere aşağıda yer vermekteyiz:

Yargıtay 2. HD., 2006/9388 E., 2006/18010 K.; “1- Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı sair kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir. Toplanan delillerle davacı hala yönünden kişisel ilişki kurulmasını gerektiren olağanüstü bir halin varlığı kanıtlanmadığı durumda onun yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 2- Kişisel ilişki, çocuğun fikri ve bedeni gelişimi üzerinde olumsuz etki yaratmaması yanında onun yetiştirilmesini engellemeyecek biçimde çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde düzenlenmelidir. Bu nedenlerle davacı büyükana ile daha kısa süreli kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2. HD.,2019/564 E., 2019/3272 K.; “Davacılar küçüğün büyük annesi ve büyük babası olup, torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme, en doğal haklarıdır. Annenin ailesi ile davacılar arasında anlaşmazlık bulunması, davacıların torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir. Babasını kaybetmiş çocuğun bu eksikliğini gidermesi için büyükanne ve büyükbaba ile vakit geçirmesi onun yararına olacaktır. O halde ilk derece mahkemesince kişisel ilişki süresinin düzenlenmesine, karar verilmesi doğru ise de; davacılar ile 2008 doğumlu Süleyman ve 2009 doğumlu Selin arasında kurulan kişisel ilişki süresinin kısa olduğu anlaşılmaktadır. Bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir”

Yargıtay 2. HD. 2016/12739 E., 2016/12650 K.; “Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez. Ancak; anneanne, dede, büyükanne ve büyükbabalarla torun arasındaki kişisel ilişki torunun bunlarla “aile bağlarını” güçlendirmek ve geliştirmek, onların da torun sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte olmalıdır. Çocuğun yaşı dikkate alındığında, davacı-davalı dede ve babaanne ile çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının, çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine dair bir delil bulunmadığına göre, müşterek çocuk ile davacılar arasında ayın belirli hafta sonlarında, yarıyıl tatili ve yaz tatillerinde yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2. HD. 2004/6169 E., 2004/6954 K.; “Davacı, torunuyla kişisel ilişki kurulmasına izin verilmesi istemiyle davalı gelini aleyhine dava açmış, mahkemece dava kabul edilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar (TMK. md. 336/1). Dosya kapsamına göre kişisel ilişki kurulmak istenen küçük K____ ‘nın anne ve babası evli olduğu halde dava sadece çocuğun annesine yöneltilmiş, babası davalı olarak gösterilmemiştir. Velayet hakkı sahiplerinden babanın da davaya dahili ile onun göstereceği kanıtlar toplanmadan eksik hasımla karar verilmesi doğru değildir.”

Yargıtay 2. HD., 2015/23075 E., 2015/23757 K.; “Davacılar, kişisel ilişki kurulması istenilen 20.09.2013 doğumlu Ö.’in babaannesi ve dedesidir. Davacıların oğulları ve çocuğun babası A. 22.05.2013 tarihinde vefat etmiştir. Olağanüstü hallerin varlığı halinde, üçüncü kişi sıfatıyla çocuğun babaannesi ve dedesinin de çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı mevcuttur (TMK.md.325). Davacıların oğlu olan baba vefat ettiğine göre, olağanüstü halin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bununla birlikte dosya kapsamında kurulacak kişisel ilişkinin çocuğun gelişimini olumsuz etkileyeceği, onun zararına olacağı yönünde bir kanıt da bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, özellikle kişisel ilişki kurulması istenilen 20.09.2013 doğumlu Ö.’n yaşı da gözetilerek, bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkilemeyecek ve davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olmayacak şekilde davacılar ile çocuk arasında uygun süreli kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken; yetersiz gerekçeyle isteğin reddi usul ve yasaya aykırıdır.”

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir