MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI – IV

Önceki yazılarımızda, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasından ve bu davada ihtilafın çözümü için muvazaanın ve mirasbırakanın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılmasından bahsetmiş, bunun için mahkeme tarafından göz önüne alınması gereken kriterleri genel hatlarıyla açıklamış, bu kriterlerden; “taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişkiler”e değinmiştik:

(Lütfen bkz…)

(Lütfen bkz…)

(Lütfen bkz…)

Bu yazımızda ise, muvazaanın ve mirasbırakanın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılması için göz önünde bulundurulması gereken diğer bir önemli kriter olan; “mirasbırakanın taşınmazı satmasını gerektirecek makul bir nedenin bulunup bulunmadığı” konusundan söz edeceğiz.

Mirasbırakanın taşınmazı satmasını gerektirecek makul bir nedenin bulunup bulunmadığı bahsinin açıklamasına bir örnekle giriş yapalım. Örneğin, aşağıda alıntılanan kararında Yargıtay, mirasbırakanın geçimini sağlamak üzere yeterli gelire sahip olduğu ve bu halde maliki olduğu tek taşınmazını satmasının  hayatın olağan akışına aykırı olmasını gerekçe göstererek, dava konusu temlikin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğuna kanaat getirmiştir.

Yargıtay 1. HD 2014/20923 E., 2017/3429 K.; “…öte yandan mirasbırakanın 1989 yılından itibaren Bağ-Kur emeklisi olduğu, emekli maaşı aldığı, zeytin gelirinin bulunduğu ve market işlettiği gözetildiğinde 3.500,00 TL’lik bir borç için maliki olduğu tek zeytinliği satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, mirasbırakanın mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacı olmadığı, … sonuç olarak yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır…”

Yine aşağıda alıntılanan kararıyla Yargıtay, benzer şekilde, mirasbırakanın maliki olduğu ve ikamet ettiği evi dışında başkaca malvarlığı bulunmadığı ve bir kimsenin ikamet ettiği ve tüm malvarlığını teşkil eden taşınmazını elden çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını gerekçe göstererek, dava konusu temlikin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğuna kanaat getirmiştir.

Yargıtay 1. HD 2014/20689 E., 2017/2880 K.; “… zabıta araştırmasında mirasbırakanın tek başına yaşadığı, oturduğu evi dışında başkaca malvarlığı bulunmadığı, bir işte çalışmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu yazı cevabında, mirasbırakanın 01.04.2000 yılından itibaren ölümüne kadar yaşlılık aylığı aldığı, Kaymakamlık yazısında ise 30.03.2000 tarihinden sonra muhtaç aylığı aldığı, her ne kadar davalının alım gücü bulunduğu dosya kapsamıyla anlaşılmakta ise de mırasbırakanın davalı Bayram dışında geride başka çocuklarının da bulunduğu ve temlike konu edilen taşınmazın mirasbırakanın tek malvarlığı olup, bir kimsenin ikamet ettiği ve tüm malvarlığını teşkil eden taşınmazını elden çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünü söyleyebilme olanağı yoktur…”

Bir sonraki yazımızda, muvazaanın ve mirasbırakanın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılması için göz önünde bulundurulması gereken diğer bir kriter olan; “muvazaalı satış işleminden sonra taşınmazın zilyetlik durumu” konusundan bahsedeceğiz.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir