MÜLKİYET HAKKI VE KAMULAŞTIRMA

Daha önceki yazımızda, mülkiyet hakkının kapsamı ve bu hakkın sınırlandırılması için gereken koşullardan bahsetmiştik. (Lütfen Bkz.) Bu yazımızdaysa, mülkiyet hakkının kamulaştırma nedeniyle kısıtlanmasından bahsedeceğiz. Yine de hatırlatma niteliğinde olması adına; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mülkiyet hakkıyla ilgili, Ek 1 No.’lu protokolün 1. maddesini alıntılamaktayız;

“Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”

Kamulaştırma; özel mülkiyet sahibine, gerekli ve yeterli bedel ödenerek, mülkiyet sahibinin rızasını dikkate almadan mülkü, devlet yararına kullanmak için malikin hakkına son verme durumunu ifade etmektedir. Eğer malik, kamulaştırmaya onay vermemiş ya da altmış gün içerisinde hiçbir cevapta bulunmamışsa; kamulaştırma yapmak isteyen idarenin, Danıştay’a başvurusuyla Danıştay durumu karara bağlamaktadır. Ayrıca kamulaştırma; Anayasa’da yer almış ve Anayasa’nın 45. maddesinde, “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir. Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir. Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir. İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Kanun hükmünde bahsedilen kamulaştırmanın gerçekleştirilebilmesi için kamu yararının, açık ve net bir şekilde belli olması gerekmektedir. Ayrıca yapılan işlem; mutlaka amacına uygun olup, somut dayanaklarla ifade edilmelidir. Ardından, yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporları çerçevesinde mahkeme tarafından, özel mülkiyet sahibine ödenecek bedel takdir edilmektedir. Belirtmek gerekir ki, bu işlemler sırasında özel mülkiyetin; maliki tarafından satılmaması için, mülkiyetin satılmayacağına dair evleviyetle idare tarafından tapuya şerh konulmaktadır. Özetle ve genel hatlarıyla açıklanan bu aşamaların ardından, bedel ödemesi ve devir gerçekleştikten sonra kamulaştırma işlemi tamamlanmış olur.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir