TÜRK CEZA KANUNU BAKIMINDAN ÇEVRENİN TAKSİRLE KİRLETİLMESİ SUÇU

Çevre; tüm canlıların yaşam alanlarını içeren toprak, su ve hava sahasından meydana gelen bir bütündür. Bu bakımdan, çevrenin korunması ve kirletilmesi konularının tüm bu alanlar göz önünde bulundurulmak suretiyle büyük çerçevede değerlendirilmesi lazım gelmektedir. Ayrıca bilindiği üzere, çevrenin kirletilmesi hem kasten hem de taksirle gerçekleştirilebilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. madde hükmü “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir …” gereğince, tüm vatandaşlar sağlıklı, temiz, dengeli ve düzenli bir çevrede yaşamak hakkına ve bunun için gereken birtakım yükümlülüklere sahip bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerin ihlali halinde ise duruma göre kasten veya taksirle çevrenin kirletilmesi suçu meydana gelebilecektir.

Çevrenin taksirle kirletilmesi suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 182. maddesinde “(1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüyle düzenlenmiştir.  

Suçun kasten işlenmesi halinden farklı olarak, suç hareketi burada sadece atık veya artıkların çevreye zarar verecek biçimde toprağa, suya ya da havaya verilmesine neden olmak şeklinde açıklanmıştır. Kişi, atık veya artıkların çevreye zarar verecek biçimde toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle sebep olduğunda doğrudan suç oluşacak ve kişinin cezalandırılması bakımından eylemin çevreye zarar verip vermediğiyle ilgilenilmeyecektir. Ancak atık veya artıkların çevrede kalıcı etki bırakması durumunda, kişi aleyhinde artık adli para cezasına değil, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına karar verilecektir. Atık veya artıkların canlılar bakımından tedavisi zor hastalıkları ortaya çıkaracak, üreme yeteneklerini köreltecek, tabi varlıklarını değiştirmeye sebebiyet verecek nitelikler taşıması halindeyse; suçun nitelikli hali söz konusu olacak ve kişi aleyhinde bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.

Bu suçun tespitinde, çevreye ilişkin yapı taşı niteliğindeki hükümleri içeren 2872 sayılı Çevre Kanunu ile bu doğrultuda ortaya konulan mevzuat hükümlerinden yararlanılmalıdır. Zira, failin eyleminin çevreye zarar verip vermeyeceğinin anlaşılması ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

Bu suçun takibi de aynı kasıtlı şeklinde olduğu gibi, şikayete ve uzlaşmaya tabi değildir. Suçun Savcılık tarafından öğrenilmesiyle birlikte re’sen (kendiliğinden) soruşturulması gerekmektedir. Şikayete bağlı suçlardan olmaması nedeniyle, şikayet edenin şikayetinden vazgeçmesi de, suçun soruşturulmasına ve kovuşturulmasına devam edilmesini engellemeyecektir. Suçun yargılamasında görevli mahkeme ilgili Asliye Ceza Mahkemesidir.

                                                                                                              Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir