KISITLININ ZARAR GÖRMESİ HALİNDE VASİ İLE DEVLETİN SORUMLULUĞU NEDİR?

Vesayet kurumunda asıl amaç kısıtlının hak ve menfaatlerinin güvenli şekilde temini olduğundan, vasi; vasilik görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye (kısıtlıya) verdiği zararlardan sorumlu olacaktır. Burada vasinin sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı bir fiil, kusur, zarar ve bu üç unsur arasında nedensellik bağı aranacaktır. Daha açık bir deyişle, vasinin kusuruyla vesayet altındaki kişinin […]

Devamını Oku

ERGİNLİĞİN KAZANILMASI

Erginlik, fiil ehliyetinin seviyesini belirleyen şartlar arasında sayılmaktadır. Erginliğin kazanılmasının, doğal ve yapay yol olmak üzere iki türü vardır. Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.11, “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.”şeklindeki hükmüyle erginliğin doğal yolla kazanılmasından bahsetmiştir. Buna göre kişi; on sekiz yaşını doldurduğunda, vesayet veya velayet altındaysa bunlardan doğrudan kurtulur. Erginliğin kazanılmasını sağlayan diğer bir yol […]

Devamını Oku

VASİYE VE DEVLETE KARŞI AÇILACAK TAZMİNAT DAVASINDA ZAMANAŞIMI

Vesayet altındaki kişinin zarar görmesi halinde vasi ile devletin sorumluluğuna ilişkin bir önceki yazımızda (Bkz: İlgili Yazımız…) detaylı açıklamalarda bulunmuştuk. Bu çalışmamızda ise, vasi ve devletin sorumluluğu dolayısıyla açılacak tazminat davasında zamanaşımına dair bilgilere yer vereceğiz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda anılan konuya ilişkin zamanaşımı hususu, olağan ve olağanüstü zamanaşımı olmak üzere iki ayrı şekilde […]

Devamını Oku

VASİ EŞ KISITLI EŞİNE BOŞANMA DAVASI AÇABİLİR Mİ?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 403. madde hükmü gereğince, vasi; vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü kimse olduğundan, vesayet makamı, elbette vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, bu göreve atayacaktır. Kısıtlı […]

Devamını Oku

VASİNİN GÖREVİNE BAŞLAMASI İÇİN VASİ ATAMA KARARININ KESİNLEŞMESİ GEREKİR Mİ?

Vesayet ve vasi kavramlarının içeriğine ilişkin, bu konuyu ayrıntılı şekilde ele aldığımız bir diğer yazımızı (Bkz: Diğer yazımız…) okuyarak bilgi edinebilirsiniz. Her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 382. madde 2. fıkra b/19 bendi gereğince, vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işlerine tabi olduğu ve 362. madde 1. fıkra ç bendiyle çekişmesiz yargı işlerinde verilen […]

Devamını Oku

VESAYET MAKAMINDAN İZİN ALINMASINI GEREKTİREN HALLER NELERDİR?

Kişilerin vesayet altına alınma gereklilikleri küçüklük ve kısıtlama sebebiyle oluşmaktadır. Kısıtlama sebepleri ise akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, özgürlüğü bağlayıcı ceza ve istek üzerine olabilmektedir. Vesayet altına alınan kişiye, vesayet makamı tarafından bu görevi yerine getirebilecek yetenek ve şartlarda bir veya birden fazla kişi […]

Devamını Oku

VESAYET MAKAMINDAN SONRA DENETİM MAKAMINDAN DA İZİN ALINMASINI GEREKTİREN HALLER NELERDİR

Vasinin görevi sırasında bazı iş ve işlemleri yerine getirmeden önce, vesayet makamı konumundaki Sulh Hukuk Mahkemesi’nden izin alması gerektiğini belirtmek suretiyle bu iş ile işlemlerin hangileri olduğunu bir başka yazımızda açıklamıştık; (Lütfen bkz…) Bu yazımızda ise, vasinin vesayet makamından sonra denetim makamı olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nden de izin almasını gerekli kılan iş ve işlemlerin neler […]

Devamını Oku

VESAYET MAKAMI

Vesayet kurumunda asıl amaç vesayet altına alınan kişinin menfaatlerini korumak ve zarara uğramasını engellemektedir. Kişinin, zorunlu hallerde vesayet altına alınması söz konusu olabilecekken, kendi isteğiyle de kendisine vasi tayin edilebilecektir. Vasi atanmasını gerektiren haller temelde ikiye ayrılmaktadır. Bunlar yaş küçüklüğü ve kısıtlılık halleridir. Bu doğrultuda söylenebilir ki, vesayet makamı sayesinde reşit olmamış küçüklerin veya yasal […]

Devamını Oku