ÖTANAZİ

otenazi_izmirde_masaya_yatirildi_h11129

Yaşama hakkı, temel insan haklarından biri ve en önemlisi olup, bütün çağdaş anayasalarda koruma altına alınmıştır. Yaşama hakkı, gerek dini gerekse toplumsal açıdan kutsal kabul edilen ve doğal olarak da çok büyük değer atfedilen bir haktır.

Ötanazi ise; ölümün kaçınılmaz olduğu hallerde, hastanın kesinlikle tedavi edilemediği durumlarda veya yoğun acılar çektiği hallerde tıbbi yardımın kesilmesi yoluyla yahut tıbbi bir yardımla hastanın ölümüne sebep olunması olarak tanımlanabilir.

Ötanazi türlere ayrılarak incelenir. Dar anlamda ötanazi, ölmek üzere olan hastaya uygulanan ötenazi anlamına gelmektedir. Geniş anlamda ötanazi ise, ölüm zamanı belli olmayan ancak acılı bir süreçten geçen hastaya uygulanan ötenazi anlamına gelir.

Ötanazi, kararı veren iradeye göre de ikiye ayrılmaktadır; iradeye bağlı ötanazide, hastanın bilinci yerindedir ve ötanazi kararını kendisi alır, irade dışı ötanazide ise hastanın bilincinin yerinde olmaması sebebiyle hakkında yakınları tarafından ötanazi kararı alınması anlamına gelmektedir.

Bir başka ayırım ise ötanazinin uygulanış şekli bakımından ortaya çıkar, aktif ötanazi kişiye tıbbi bir müdahale yapılmasıyla gerçekleşirken, pasif ötenazi herhangi bir tıbbi destek sunulmaması, hekimlerin hastaya karşı pasif kalması suretiyle hastalık sürecinin ölümle sonuçlanması şeklinde gerçekleşir.

Türk Hukuku’nda ötanaziye yer verilmemiştir, ancak ötanazi kişinin hayatına son verdiğinden, adam öldürme suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Ötanazinin türü ise suçu niteleyen bir unsur olarak belirleyicidir. Aktif ötanazi kasten adam öldürme suçu kapsamında değerlendirilip durumun gerektirdiği şartlar göz önüne alınarak hafifletici sebep olarak kabul edilebilir. Pasif ötanazi ise taksirle adam öldürme kapsamında değerlendirilmektedir.

Ayrıca sadece bir ya da iki parmağı hariç vücudunun tüm bölgeleri felç olan ve kendini öldüremeyecek durumda olan hastanın ölmesi için her şeyi hazırladıktan sonra düzeneğe basıp, ölmesi için düzeneği hastanın eline veren etken konumda olmayan doktor, hastanın düzeneğe basması ve ölmemesi durumunda TCK m. 84’ün 1. fıkrasına göre 2 yıldan 5 yıla, hastanın ölmesi durumunda 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası alır. (ÖTANAZİ ve YAŞAM HAKKI, Arzu BESİRİ, TBB Dergisi, Sayı 86, 2009)”

                                                                                                                              Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir