6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU KAPSAMINDA İLK DERECE YARGILAMASINDA SONRADAN DELİL GÖSTERME

Bir önceki yazımızda Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 145 kapsamında sonradan delil göstermeden bahsetmiştik. Bu yazımızda, sonradan delil göstermeye ilişkin diğer hallerden bahsedeceğiz.

ISLAH YOLUYLA SONRADAN DELİL GÖSTERİLMESİ

Teksif ilkesi kapsamında taraflar, iddia ve savunmalarını belirli bir usul kesitine kadar ileri sürebilmektedir. Islah kurumu, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının bir istisnasıdır. Bu husus, HMK madde 141/2’nin “İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmüyle de düzenlenmiştir. O halde, ıslah yoluyla sonradan delil gösterilebilmesi mümkündür. Nitekim öğretide, delil göstermek için öngörülen kanuni süre geçmiş olsa dahi, ıslah ile sonradan delil gösterilebileceği ifade edilmektedir. Buna göre, dilekçeler aşamasında gösterilmiş olan vakıaları ispata yönelik yeni delillerin ıslahla sonradan gösterilebilmesi mümkündür.

KARŞI TARAFIN MUVAFAKATİYLE SONRADAN DELİL GÖSTERİLMESİ

HMK madde 141/2 hükmüyle iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına getirilen bir diğer istisna “karşı tarafın muvafakati”dir. Karşı tarafın açık muvafakati ile bir taraf, iddia veya savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilir, bu kapsamda yeni delil gösterebilir. Karşı tarafın muvafakati halinde sonradan delil gösterme imkanı, yalnızca bu muvafakate bağlı olarak ileri sürülen vakıaları ispatlayan deliller için mümkündür.

TARAFLARDAN BİRİNİN ÖN İNCELEME DURUŞMASINA GELMEMESİ HALİNDE DİĞER TARAFIN SONRADAN DELİL GÖSTERMESİ

HMK’nın madde 139 hükmü, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceğini öngörmektedir. Anılan hükümden hareketle, taraflardan birinin ön inceleme duruşmasına gelmemesi durumunda, duruşmaya gelen diğer tarafın iddia veya savunmasını genişletebileceğini veya değiştirebileceğini ifade edebiliriz. Burada da iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi kapsamında ileri sürülen yeni vakıalar için yeni deliller gösterebilmesi mümkün olmaktadır. Ön inceleme öncesinde taraf dilekçelerinde bildirilmiş vakıalar için ise, HMK m. 145’te geçen şartlar sağlanmadığı sürece, yeni deliller gösterilebilmesi söz konusu değildir.

FER’İ MÜDAHİLİN DELİL GÖSTERMESİ

Fer’i müdahil, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar davada yer alabilecek olan üçüncü kişidir. HMK madde 68 hükmü uyarınca fer’i müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir ve yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir, onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir.

CEVAP DİLEKÇESİ VERİLMEMESİ HALİNDE SONRADAN DELİL GÖSTERME

Yazılı yargılama usulü açısından; cevap dilekçesi verme süresi HMK madde 127/1 hükmü uyarınca dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olarak düzenlenmiştir. HMK madde 136/1 ise “Davacı, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi; davalı da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir.” hükmüyle cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri açısından da paralel bir düzenleme getirmektedir.  Basit yargılama usulü açısından ise cevap dilekçesi verme süresi HMK madde 317/2 hükmü uyarınca, aynı şekilde dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiştir. Durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin Kanun’la öngörülen süreler içinde hazırlanması çok zor yahut imkansızsa, talep üzerine hakimin yazılı yargılama usulünde bir ayı, basit yargılama usulünde iki haftayı geçmemek üzere ek süre vermesi mümkündür.

HMK madde 128/1 uyarınca, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı öngörülmektedir. Cevap dilekçesi vermeyen davalı, davayı inkar etmiş sayılarak ancak inkar çerçevesinde savunma yapabilmekte, inkar çerçevesinde yapılan savunmalar, savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olmamaktadır. Doktrin ve Yargıtay içtihatları uyarınca, cevap dilekçesi vermeyen davalının inkar kapsamında ispat için karşı delil sunma hakkı kabul edilmektedir.

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir