BORCUN SONA ERME HALLERİ

Borcun sona erme hali; borçlunun edimi (borcun konusunu) yerine getirme yükümlülüğünün, alacaklının da edimi talep etme hakkının ortadan kalmasını ifade etmektedir. Borcu sona erdiren sebepler; Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) üçüncü bölümünün birinci ve ikinci ayrımında ibra, yenileme, birleşme, ifa imkansızlığı, aşırı ifa güçlüğü, takas ve zamanaşımı olarak düzenlenmektedir. Belirtmek gerekir ki, borcu sona erdiren sebepler sadece Kanun’un bu bölümünde sayılanlardan ibaret değildir. Örneğin ifa gibi durumlar da kural olarak borcu sona erdirmektedir.

Borcun sona ermesine bağlanan en önemli sonuç, asıl borcun sona ermesi sonucu bu borca bağlı fer’i (yan) borçların da sona ermesidir. Başka bir söylemle asıl borcun yan borçlar saklı tutulmadan sona ermesi halinde; asıl borca bağlı rehin, faiz, kefalet gibi ikincil alacaklar da sona ermektedir. Ayrıca borç sona erdikten sonra, faiz alacağının işlemesi de mümkün değildir. Açıklanan husus TBK madde 131’de,“Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir. Taşınmaz rehnine, kıymetli evraka ve konkordatoya ilişkin özel hükümler saklıdır.” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Borcu sona erdiren sebeplerden birleşmeyle asıl kast edilen, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesidir. Alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi, herhangi bir nedenle hem alacaklı hem de borçlu sıfatının aynı kişi üzerinde toplanmasını ifade etmektedir. Bu durum daha çok Miras Hukuku alanında karşımıza çıkmaktadır.

İbrada alacaklı, borçluyla yapacağı bir anlaşmayla alacağından vazgeçerek borçluyu borcundan kurtarmaktadır. Yapılan kurtarmanın hüküm doğurabilmesi için alacaklının fiil ehliyetiyle beraber tasarruf yetkisinin de bulunmasının gerekliliği yanında, borçlunun da bu kurtarmayı kabul etmesi gerekmektedir. Bu durumda alacaklının alacak hakkı ortadan kalkmamakta, sadece alacağını talep etme yetkisi ortadan kalkmaktadır. Eklemek gerekir ki ibra kural olarak alacak hakkının tamamını ortadan kaldırsa da, taraflar arasındaki anlaşmaya göre borcun bir kısmı için de ibra anlaşması yapılabilmektedir. İş Hukuku’nda kullanılan ibra, Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca kesin ve net belli başlı şartlar taşıdığı takdirde ancak geçerli olarak kabul edilebilmektedir.

Yenileme (tecrit) yolundaysa, eski borcun tarafların açık iradesiyle sona erdirilerek yeni bir borcun meydana getirilmesi söz konusudur. Bu yolla borcun konusu, tarafları, dayandırıldığı hükümler gibi hususlar değiştirilmiş olabilir.

Son olarak önemle eklemek gerekir ki, borcun sona ermesiyle borç ilişkisinin sona ermesi kavramları her ne kadar birbiriyle benzer gözükse de anlamları örtüşmemektedir. Borç ve borç ilişkisi, bazı zamanlarda aynı anda doğup sona erse de bu, mutlak değildir. Örneğin kira sözleşmesinden doğan borcun ödenmesiyle borç sona erse de, kira sözleşmesine dayanan borç ilişkisi sona ermemektedir. Ancak borcun ödenmesiyle kira sözleşmesi de sona ererse, hem borç hem de borç ilişkisi ortadan kalmaktadır.

Zamanaşımı, takas ve ifa imkansızlığı nedeniyle borcun sona ermesi önceki yazılarımızda ayrı ayrı ve detaylı olarak ele alınmıştır. (Lütfen Bkz.)

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir